Üstad'ın reformistlerle ilgisi var mıdır? İslam'da reform, İslam'ı yıkmak için mason stratejisi midir?
Değerli Kardeşimiz;
Öncelikle Risale-i Nurlar; her hususta ehlisünneti esas alan ve ona uygun bir tarz ile hareket eden manevî bir tefsirdir. Hiçbir hususta ehlisünnete muhalefet etmez. Tam aksine Risale-i Nurlar ehlisünnetin bu zamanda sarsılmaz ve muhkem bir kalesidir.
Risale-i Nurların en birinci vazifesi imanın esasatına gelen hücum ve saldırılara karşı set olmak ve onların inkârcı düşüncelerini çürütmektir.
Malum bu asırda fen ve felsefe ziyade geliştiği için inkâr ve şüphede o derece artmış ve Kur’an’ın temel esaslarına müthiş bir hücum olmuştur. Risale-i Nurların birinci gayesi bu inkârcı fen ve felsefeden gelen itirazlara ve saldırılara kati ve sarsılmaz bir cevap vermektir.
Risale-i Nurların ikinci büyük hedefi bidat ve hurafeler ile mücadeledir. Yani Risale-i Nurlar katiyen bidatın yeni adı olan reforma karşıdır. Bidat ve reformcu düşüncelere karşı müthiş ve kati deliller getirerek, böyle zararlı fikirlerin yayılmasına set ve mani olmuştur. Sünneti esas alan ve sünneti teşvik eden onlarca risale Risale-i Nurlarda mevcuttur.
Risale-i Nurların diğer bir vasfı, hakikati, kimden olursa olsun kabul etmesidir. Yani "fena ve fani adamın baki ve güzel şöyle bir sözü var" demesi, Risale-i Nurların nasıl bir metot içinde olduğunu gösterir. Yani bir şahıs ya da ekolü toptan kabul veya inkâr etmek yerine, onların doğrusunu alıp yanlışını terk etmek yolunu esas alıyor.
Mesela Mehmet Akif Ersoy’un doğruları yüz ise bazı cüzi hata ve yanlışları olabilir, şimdi biz cüzi yanlışları için yüz doğrusunu inkâr mı etmeliyiz. Yoksa onu hakikatli bir Mümin kabul ederken yanlış bazı fikirlerini de terk mi etmeliyiz. Elbette ikinci şık doğru olandır. İşte Risale-i Nurların şahıs ve ekollere bakış açısı bu şekildedir. Toptancı bir anlayış ile bir insan ya da ekol ya doğrudur ya da yanlıştır demek yanlış bir tutum olur.
Mevdudi, Seyyid Kutub, Hasan el Benna, Şeyh Muhammed Abduh, Cemaleddin Efgani gibi İslam âlimlerine bütünüyle yanlış ve batıl nazarı ile bakmak nasıl bir hata ise, onların bazı ehlisünnete uymayan fikirlerini kabul etmek de aynı derecede hata ve yanlıştır. Biz bu mübarek zatların doğrularını alırız, yanlış olan fikirlerini almayız. Meseleye böyle bakmak daha isabetli olur kanaatindeyiz.
Bu zatların mezheplere soğuk bakmalarının asıl sebebi, mezhep taassubundan gelen bazı ihtilafları, İslam birliğine engel görmeleridir. Bazı mezhep cahilleri mezhebini din gibi gördüğü için, diğer hak mezheplere önyargı ile bakmasından dolayı, İslam toplumlarında ayrışmalara hatta bazen çatışmalara sebebiyet veriyor. Bugün Irak'ta ki Şia-Sünni kavgasında olduğu gibi, İslam âleminin müşterek düşmanına karşı birlik ve beraberlik temin edemiyorlar. Bu zatlar bu gibi arızalardan dolayı mezheplere biraz mesafeli durmuş ve hata etmişler. Mezheplere mesafeli durmak yerine o cahillerin eğitilmesi daha isabetli bir yol olsa gerek. Üstad Hazretleri yukarda ismini saydığımız bazı İslam âlimleri için İslam birliği noktasında "seleflerim" diyor ve onları yâdediyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü