"Vicdani olan incizab ve cezbe, bir gaye-i hakikiyenin ve bir hakikat-i cazibedarın yalnız cezbiyle olabilir." Buradaki "gaye-i hakiki" ve "hakikat-i cazibedar" kelimelerinden murat nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Cezbe, bir şeyin çekiciliği, çekim gücü; incizab ise cezbeyi kabul etme yani bu çekime kapılma demektir.
"Vicdani cezbe" ifadesi cezbenin başka şekilleri de olduğuna işaret ediyor. Mesela, ilmî bir eseri takdir etmek ve onun yazarına hayran olmak da bir cezbedir ve bu cazibenin kaynağı akıldır. Yani akıl, o eserdeki ilmî üstünlüğün cazibesine kapılmış ve müellifine hayran olmuştur. Çok feyizli bir sohbette ise cezbenin kaynağı kalb olmuştur.
O halde, "vicdani cezbe" denilince, kalbin tarifinden anladığımıza göre, insanın hissiyatının kapıldığı bir cezbe anlaşılır. Önceki sualin cevabında, güzel bir çiçekte bu cezbenin kaynağı renkler ve şekiller, bülbülün sesine hayran olmakta ise sesin güzelliği olmuştu. Ayrı bir misal verecek olursak, meyvelerin güzel tatları da bir cezbe unsurudur. Bu cezbenin kaynağı da cazibedar bir hakikattır.
Üstad Hazretlerinin şu hikmet dersini hatırlayalım:
“Nimetten in’ama geçsen mün’imi bulursun.” Buradaki cazibedar hakikat “in’am”dır, yani o nimetin insana ikram ve ihsan edilmesidir.
Aynen bu misâller gibi, insandaki ebedî yaşama hissi ve arzusu da yine cazibedar bir hakikate dayanmaktadır. Bu hakikat, cennet ve ebedî saadettir. Nitekim sualin geçtiği aynı paragrafta, “Kim kendi uyanık vicdanını dinlese: 'Ebed! ebed!' sesini işitecektir.” buyurulmuştur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü