Sorularla Yirminci Mektup - 11. Bölüm

"Sâni-i Hakîm, âlem-i ekberi öyle bedî bir sûrette halk edip âyât-ı kibriyâsını üstünde nakşetmiş." Kâinatın bedi sûretinde yaratılması ve âyât-ı kibriyânın üstünde nakşedilmesi ne demektir?

"Kâinatı bir mescid-i kebir şekline döndürmüş." Bu iki vasıfla kâinat nasıl mescid-i kebir hükmüne dönüyor, açabilir misiniz?

İnsanın nasıl bir "Abd-i sâcid" olduğunu izah eder misiniz?

"O Mâlikü’l-Mülk-i Zülcelâl, âlem-i ekberi, bahusus küre-i arz yüzünü öyle bir surette inşa ederek yapmıştır ki..." Devamıyla izah eder misiniz?

"En büyük daire olan zerrat âlemini bir tarla yapıp, her zaman kâinat kadar mahsulâtı, kudretiyle, hikmetiyle onda eker, biçer, kaldırır.” Zerrat âleminin büyük bir tarla olup her zaman kâinat kadar mahsulatın alınması ne anlama gelmektedir?

"Âlem-i şehadetten âlem-i gayba, daire-i kudretten daire-i ilme gönderir." Bu cümleyi izah eder misiniz?

"Sonra, mutavassıt bir daire olan zemin yüzünü, aynen öyle bir mezraa yapmış ki, mevsim be mevsim âlemleri, envâları içinde eker, biçer, kaldırır." Zemin yüzü neden mutavassıt bir daire oluyor? Onda biçilen ekilen âlemlerden bir iki misal verebilir miyiz?

"Mânevî mahsulâtını dahi gaybî, uhrevî, misalî ve mânevî âlemlerine gönderir." Bu manevi mahsulat nedir, hangi manevi âlemlere ne şekilde gönderilmektedir?

"Daha küçük bir daire olan bir bahçeyi, yine, yüz defa, bin defa kudretle doldurup hikmetle boşalttırıyor." İzah eder misiniz?

"Daha küçük bir daire olan bir zîhayatı, meselâ bir ağacı, bir insanı, yüz defa onun kadar ondan mahsulât alır." İzah eder misiniz?

Açıklayan: Prof. Dr. Alaaddin Başar
Program Adı: Sorularla Mektubat

İndirme Linkleri
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...