Sorularla Yirminci Mektup - 23. Bölüm

"Vücub ve tecerrüdün hadsiz kolaylığa ve nihayetsiz suhulete sebebiyet vermeleri, gayet derin bir sırdır." Vücub ve tecerrüd ne demektir?

"Vücut mertebeleri muhteliftir. Ve vücut âlemleri ayrı ayrıdır." İzah eder misiniz?

Vücub ve tecerrüt; nasıl bir hususiyettir ki; eşyanın yaratılmasında kolaylığa sebebiyet veriyor?

"Kafadaki hardal kadar kuvve-i hafıza" ifadesindeki "hardal kadar" tabirini nasıl anlayabiliriz?

Âlem-i şehadetten küçük bir varlığın âlem-i manadan geniş malumatı içerisine aldığı ifade edilmektedir. Burada şehadet âlemi mana âleminden daha güçlü ve daha rasih mi oluyor? Ayrıca daha “hafif” tabiri ile ne anlamalıyız?

"Ve âlem-i haricîden olan tırnak kadar bir âyine-i vücudun, âlem-i misal tabakasından koca bir şehri içine alır." Devamıyla izah eder misiniz?

"Vücud rüsuh peyda ettikçe, kuvvet ziyadeleşir, az bir şey, çok hükmüne geçer." cümlesini izah eder misiniz? Vücudun rüsuh peyda etmesi nasıl oluyor?

"Şu kâinatın Sani’-i Zülcelali, Vâcib-ül Vücud’dur. Yani: Onun vücudu zâtîdir, ezelîdir, ebedîdir, ademi mümteni’dir, zevali muhaldir." ifadesini izah eder misiniz?

"Sair tabakat-ı vücut, Onun vücuduna nisbeten gayet zayıf bir gölge hükmündedir." İzah eder misiniz?

"Vücut rüsuh-u tam kazandıktan sonra, maddeden mücerred ise, kayıt altına girmezse" ne demektir?

"Vücud-u Vâcib’e nisbeten başka şeylere vücut denilmemeli." ise masivaya, yani Allah’tan gayrı her şeye ne denilecektir?

Muhyiddin-i Arabî hazretleri hakkında çok konuşulup, meşrebi tavsiye edilmiyor. Üstadımız ise "ehl-i tahkik" tabirini kullanıyor. Bu konuyu açıklar mısınız?

"Vâcibü’l-Vücud’un hem vâcib, hem zâtî olan kudretine karşı, mevcudatın hem hâdis, hem ârızî vücutları ve mümkünâtın hem kararsız, hem kuvvetsiz sübutları, elbette nihayet derecede kolay ve hafif gelir..." İzah eder misiniz?

Açıklayan: Prof. Dr. Alaaddin Başar
Program Adı: Sorularla Mektubat

İndirme Linkleri
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...