"Ve âlem-i haricîden olan tırnak kadar bir âyine-i vücudun, âlem-i misal tabakasından koca bir şehri içine alır." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Kuvvetli bir şey, zayıf bir şeyi yutar. Sağlam olan bir madde, çürük olanı alt eder. Ağır olan, hafifi daima üstünde taşır. Kısa olan, uzunun içinde kaybolur vs. Yani Allah, mahlukatı içinde sağlamlık ve kuvvet noktasından muhtelif alemler yaratmıştır. Bu alemlerin bazısı bazısına nispeten kuvvetli ve sağlam; bazısı bazısına nispeten kesif ve nuranidir.
Mesela, lafız maddi ve kesiftir. Lafzın manası ise manevi ve latiftir. Hükümleri de farklı farklıdır. Mana kalp ve beynin derinliklerine inebilirken, lafız ancak ağızda kalır, ötesine nüfuz edemez. Yine toprak maddi ve kesiftir, göze ya da nefes borusuna gitse öldürür. Ama hava nurani ve latif olduğu için göze de girer, ta ciğere kadar da nüfuz eder.
Aynen bunun gibi, Allah, mana alemi, misal alemi, hayal alemi, maddi ve harici alem gibi çok alemleri yaratmıştır. Bu alemlerin bazıları hafif ve zayıf, bazıları kararlı ve ağırdır. Bazıları sağlam ve oturaklı, bazıları zayıf ve girdiği yere göre şekillenir. Gazın geniş kapta yayılması, dar kapta sıkışması misüllü.
Mesela, birçok mana, bir lafzın içine girip yerleşebilir. Kur'an’ın eşsiz lafzına çok ince ve latif manaların yerleşmesi gibi. Az bir maddenin içine daha hafif olan başka çok maddelerin girmesi mümkündür. Maddi alemden olan tırnak kadar bir bilgisayar çipine, yüz bin kitabı havi bir kütüphane sığabiliyor.
Misal alemi, maddi aleme göre zayıf ve hafif olmasından dolayı, maddi alemden tırnak kadar bir ayine içine, misal aleminden bir şehir yerleşebilir.
Mesela, rüyada gördüğümüz bütün hadiseler ve olaylar misal alemindendir. Bu yüzden maddi alemden olan bir iki dakikalık uyku içine misal aleminden olan binlerce olay ve mekan yerleşebiliyor. Bize saatlerce sürüyor gibi gelen rüyalar, aslında bir iki dakikalık uyku esnasında gerçekleşiyor. Bunun sebebi misal aleminin, harici aleme nispeten daha zayıf ve hafif olmasıdır. Tıpkı çok latif manaların kesif lafızlar içinde ya da tırnak kadar bir hafıza içine yerleşmesi gibi.
Maddi alemde olan her şeyin misal alemde bir temsili, bir sembolü vardır. Maddi alemde küçük bir taş, misal aleminde dağ gibi yansır. Bu yüzden rüyalardaki abartılı görülen hadiseler gerçek hayatta basit ve küçük bir şeye mukabil gelir. Onun için maddi alemde tırnak kadar bir şey, misali alemde bir şehir kadar olabilir. Üstat buna işaret ediyor.
"Ve âlem-i haricîden olan tırnak kadar bir âyine-i vücudun âlem-i misal tabakasından koca bir şehri içine alır. Ve o âlem-i haricîden olan o âyine ve o hafızanın şuurları ve kuvve-i icadiyeleri olsaydı, bir zerrecik vücud-u haricîleri kuvvetiyle, o vücud-u mânevîde ve misalîde hadsiz tasarrufat ve tahavvülât yapabilirlerdi."
Hardal tanesine ek olarak bir de ayna misali veriliyor. Küçük bir aynayı bir şehre karşı tutsak, o şehrin tamamının görüntüsünü içine alır.
Beyindeki hardal tanesi kadar olan işitme merkezinin de, tırnak kadar küçük aynanın da hariçte vücutları vardır. Ama hafızanın taşıdığı bilgilerin de, aynayı tuttuğumuz şehrin görüntüsünün de hariçte vücutları yoktur.
O hardal tanesinin ve o küçük aynanın şuurları olsa ve icat etme kabiliyetine sahip bulunsalar “o vücud-u mânevîde ve misalîde” yani hafızada yer alan bilgiler âleminde ve aynada akseden şehrin görüntüsünde çok kolay tasarrufta bulunabilirlerdi.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar