"Yâver-i Ekremine merhameten, pederini onun maiyetine vermiyor." ile "Peder, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister." ifadesini birlikte değerlendirir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Baba, her bakımdan evladının kendinden üstün olmasını ister. Lakin babanın evladına hizmetçi ve emir eri olması da hem fıtrata hem de baba-oğul münasebetine uygun düşmez. Zaten evlat da bu durumdan rahatsız olur.
Bu yüzden aklı başında bir makam sahibi ya da komutan, astsubay rütbesindeki bir babayı, yüzbaşı olan bir oğlunun emrine vermez, babayı farklı bir sahada istihdam eder. Astsubay rütbesindeki bir baba da yüzbaşı veya daha üst bir rütbede olan evladına hasetlik etmez, bilakis memnun olur, gurur duyar. Çünkü babalık şefkati buna yol vermez.
İşte Habib-i Edib Efendimiz (asm) de nübüvvet nokta-i nazarından manevi makam itibariyle anne ve babasının amiri ve komutanı hükmündedir. Anne ve babası bu noktada ona hürmet ve itaat etmek durumundadır. Peygamber Efendimiz (asm) de anne ve babasına annelik ve babalık noktasında itaat ve hürmet etmek durumundadır. Bu iki zıt durumu ortadan kaldırmak için Allah, hikmeti ve rahmeti muktezası olarak Peygamber Efendimiz (asm)'in anne ve babasını nübüvvetten evvel vefat ettiriyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Peygamberimizin babasının peygamberlikten önce vefatının hikmeti anlatılırken, ortaya konan mantık veya hikmeti, Hz. İbrahim için nasıl düşüneceğiz?
Azer kâfir birisi olduğu için, zaten Hz. İbrahim (as)’in tâbii değildi, bu sebeple evlat ve baba münasebeti fıtrî seyrinde cereyan ediyordu. Şayet Azer iman edip Hz. İbrahim (as)’a tabi olsa idi, o da ümmet-peygamber münasebetine riayet etmekle mükellef olurdu; belki öyle bir durumda Allah Azer’in de canını alırdı, onu bilemiyoruz.
Diğer bir husus, bazı âlimlerin görüşüne göre Azer, Hazret-i İbrahim (as)’in öz babası değil amcasıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm)'in de amcaları ona manen hürmet etmişlerdir. Amca ile babanın durumu bu hususta farklılık arz eder.