Zikir, fikir, şükür meselesini, sadece yiyecek gibi nimetler için mi anlamak gerekir? Ayrıca bu kavramları açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Zikir: Anmak, hatırlamak, yâd etmek gibi anlamlara gelmektedir. Yemeğe başlarken besmele çekmemiz, Allah'ı hatırlamak ve diğer taraftan da nimetlerin de O’ndan geldiğini kabul etmek demektir.
Hamd ise: Teşekkürü ifade etmektedir. Ancak medih ve övgü anlamındaki bir takdirden kaynaklanan bir teşekkürdür. Dolayısı ile şükür sadece bir nimet karşılığı değil, nimetin her açıdan güzel olması, kişiyi bir medih ve takdir duygusuna sevk eder.
Tefekkür etmek ise, düşünmek demektir. Yani nimetin nasıl yaratıldığını ve kendisine kadar nasıl geldiğini düşünerek, nimeti veren zatı tanımaktır ki, yaratılış gayemiz de budur. Kâinat ve içindekiler bir kitap gibi, bütün kelime ve cümleleri ile Allah'ı tanıtıyorlar. Tefekkür sayesinde bu okuma işini yapmış oluyoruz.
İnsanların zikir, fikir ve şükür vazifeleri maddi ve manevi bütün nimetler için söz konusudur. Ancak, buradaki soruya “Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz…” şeklinde başlandığı için, örnek de rızık nimetinden verilmiştir.
Başka risalelerde ağaçlar için tabla, bostanlar için kazan, dallar için eller gibi teşbihler yapılmıştır. Ağacın kendisi ve dalları gibi, o ağacın bakımını yapan bostancı da zahirî bir sebeptir. Toprağı ve suyu şu kâinat fabrikasında ağaç haline getiren ve o ağaç tezgâhında meyveleri dokuyan, ancak Mün’im-i Hakiki (nimetleri gerçek sahibi ) olan Allah’tır.
“Her hayır O’nun elindedir.” hükmünce, insanların eliyle ne tür bir nimete, ihsana mazhar olsak onu Allah’tan bilmemiz, insanların sadece birer sebep olduklarını düşünmemiz ve o nimet ve ihsan için Allah’a hamd etmemiz gerekir.
Bunlardan birincisi zikir, ikincisi fikir, üçüncüsü de şükür’dür.
Başta bismillah zikirdir. Ahirde, elhamdulillah, şükürdür. Ortada, fikir ise; mevcut nimetlerin üzerinde tecelli eden esma-i ilahiyeyi okumaktır. Bu, sadece rezzakkiyete talluk eden bir formül değildir; her esmanın tecellisi için kullanılmalıdır.
Mesela; kitap okurken, Allah istifademizi artırsın ve bu istifademizi her iki dünyada hakkımızda hayırlı kılsın diye, onun adıyla başlamak gerekir. İlim tahsil etme imkân, sıhhat ve sağlığını verdiği için de hamd ve şükür etmek lazım. Kitaptaki yazılar, gözlerden girip beyne nasıl intikal ediyor ve nasıl manaya dönüşüyor. Bu mekanizmayı kuran zatın büyüklüğünü düşünüp, tefekkür etmekle imanını artırır. Her hayırlı şeye besmeleyle başlanır. Başımıza gelen (küfür ve isyan dışında) ve karşılaştığımız her şey hamde değerdir. Bediüzzaman’ın, hapishanelere girerken bile sabırla beraber, durmadan şükretmesi gibi.
Ve keza kâinat safahatındaki her şey düşünce ve tefekkür üzerinde işlenmiş birer nakış gibidir; zîşuurları tefekkür etmeye davet etmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Zikir ile fikir arasındaki fark nedir?
Birinci söze göre baktığımızda sanki aynı gibi duruyor.
"kitap okurken, Allah istifademizi artırsın ve bu istifademizi her iki dünyada hakkımızda hayırlı kılsın diye, onun adıyla başlamak gerekir. "
Burada hayırlı işlere besmele ile başlamak mesela kitap okumak gibi Fıkhen hükmü farz olmasa gerek, hükmü nedir?