Birinci Söz'ün sonunda "Allah namına ver, Allah namına al" deniliyor. Ancak bazen alan da veren de Allah'ı hatırına getirmiyor. Böyle durumlarda ne yapmalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Allah namına almak ve Allah namına vermek, nimetlerin üzerinde Allah'ın kudret ve rahmet elini görmek demektir. Nimetleri, sebeplerden değil, Allah’tan bilmeyi ifade eden bir cümledir.
“Allah namına vermeyen gafil insanlardan almamalıyız.” cümlesi ile iman ehlinin şayet ihtiyaç ve zaruret gibi durumları yoksa, bu gibi gafil insanlardan, yani Allah namına vermeyenlerden bir şey alıp vermemesini tavsiye ediyor. Ama zaruret ve ihtiyaç sahibi ise, o gafil adamın üstünde Allah’ın kudret ve rahmet elini görüp, nimetin gerçek sahibinin O kudret ve rahmetin eseri olduğunu idrak edip O’nun ismi ile alabilir.
Bir de her insanın, Allah namına verip vermediğini tam olarak bilmemiz mümkün olmadığından, hüsnüzan ile onun Allah namına verdiğini kabul edip Allah'ın adıyla alabiliriz.
Nitekim, Resulullah Efendimize (asm):
"Bize et getiriyorlar; keserken besmele çekip çekmediklerini bilmiyoruz. Bunu yiyelim mi? Yemeyelim mi?" diye sorulduğunda; Allah Resulü (asm):
"Allah’ın adını anın ve yiyin!" buyurmuştur.(1)
Bu asır insanları maddeci felsefeden etkilenip, neticeleri sebepten bilme hastalığına tutulduğu için, insanlar verdiği şeyleri kendi nefsinden bilerek veriyorlar. Yani nimetleri kendine izafe ederek veriyorlar. Bu da şuurlu ve mütefekkir bir mü’min için ağır bir durumdur. Bu sebeple zaruret ve muhtaçlık yokken, mümkün mertebe böyle gafil adamlardan bir şey almamak en güzel ve doğru olanıdır.
Nitekim Üstadımız başkasından bir şey aldığı zaman, karşılığını mutlaka bir şeyler vermek sureti ile dengeyi sağlamıştır ve minnet altına girmemiştir.
Üstad Hazretlerinin şu ibareleri bu hususta bize tam bir rehberdir:
"O halde, hem veren Bismillâh demeli, hem alan Bismillâh demeli. Eğer o Bismillâh demiyor, fakat sen de almaya muhtaçsan, sen Bismillâh de, onun başı üstünde rahmet-i İlâhiyenin elini gör, şükürle öp, ondan al. Yani, nimetten in'âma bak, in'amdan Mün'im-i Hakikîyi düşün. Bu düşünmek bir şükürdür. Sonra o zâhirî vasıtaya istersen dua et; çünkü o nimet onun eliyle size gönderildi."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Buharî, Zebaih, 21; Ebu Davud, Edahî, 19.
(2) bk. Lem'alar, On Yedinci Lem'a, On Üçüncü Nota.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü