"Adi valiler yerine, evliya aktablarına merci oldular." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hasan ve Hüseyin ve onların hanedanları ve nesilleri, manevi bir saltanata namzet idiler. Dünya saltanatı ile manevi saltanatın cem'i gayet müşküldür. Onun için onları dünyadan küstürdü, dünyanın çirkin yüzünü gösterdi, ta kalben dünyaya karşı alakaları kalmasın. Onların elleri muvakkat ve surî bir saltanattan çekildi; fakat parlak ve daimî bir saltanat-ı maneviyeye tayin edildiler. Adi valiler yerine, evliya aktablarına merci oldular."(1)
Ehl-i beyt, ümmetin en büyük velilerini ve aktablarını yetiştiren ya da yetişmesine vesile olan manevi bir fakülte gibidir. Müceddidler, asfiya ve evliyaların büyük bir kısmı manen onlardan ders almış, onların himmet ve gayreti ile velayet makamlarına çıkmışlar.
Hazret-i Hüseyin (ra) ve onun mübarek ailesinin yani Ehl-i beytin en büyük davası ve gayesi dinin hıfz ve himayesidir ki, saltanat ile ikisinin bir arada yürümesi mümkün değildir. Bu yüzden Allah onlara dünyanın çirkin yüzünü göstermiş, adi / sıradan, fani ve maddi hâkimiyete bedel, onları manevi âlemlerin sultanı yapmıştır.
Hususan İmam-ı Ali (ra) bütün evliya ve aktabların manevi mercii hükmündedir. Abdulkadir Geylanî Hazretleri gibi aktabların ekseriyeti Ehl-i beyt'tendir;
“Âdi valiler yerine, evliya aktablarına merci oldular.” cümlesi ise çok güzel bir manayı zihinlere yerleştiriyor. Yani, dünyevî makamlar geçicidir. Belli şartlara haiz olan insanlar vali olabilirler, ama evliyanın aktabı her kişiye nasib olmaz. O hususi bir ikramdır ve daimîdir. İşte Ehl-i Beytin kimlere merci olacakları kendi iradelerine bırakılmamıştır. Onlar, dünyevî ve geçici makamlara merci olmak isteseler de Allah (c.c) onların manevi makamların sultanları olmalarını; evliyalara ve aktablara reis olmalarını murad ettiği için, zahiri mağlubiyetlerine müsaade etmiştir.
1) bk. Mektubat, On Beşinci Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü