Ahir zamanda her şeyin ilme ve fenne döküleceği, belâğatın merğub bir meta olması konularını izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem öyle bir surette ifade ediyor ki, o ifade ile şöyle işaret eder ki: 'Elbette nev-i beşer, ahir vakitte ulûm ve fünûna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir.' "

"Hem o Kur’ân-ı Mu'cizü’l-Beyan, cezâlet ve belâgat-ı Kur’âniyeyi mükerreren ileri sürdüğünden remzen anlattırıyor ki: 'Ulum ve fünûnun en parlağı olan belagat ve cezâlet, bütün envâıyla ahir zamanda en merğub bir suret alacaktır. Hatta insanlar, kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icra ettirmek için, en keskin silahını cezâlet-i beyandan ve en mukavemet-suz kuvvetini belâgat-ı edadan alacaktır."(1)

Ubudiyet görevleri içinde farzlardan sonra en ileri mertebeyi tefekkür alır. Peygamber Efendimiz (asm),

"Allah'ın nimetlerini düşünün, fakat Allah'ın zatında düşünmeyin.” (bk. Mecmau'z-Zevaid, 1/81);

"Allah'ın yaratıklarını düşünün, Allah'ın zatını düşünmeyin, çünkü siz onun kadrini / büyüklüğünü takdir edemezsiniz." (Gazali, İhya, 4/423-424)

buyurarak, Allah'ın zatını düşünmenin doğru olmayacağını, onun eserlerini tefekkür etmenin ise en büyük bir nafile ibadet olduğunu bildirmiştir.

İşte burada fenlerin vazifesi ve ehemmiyeti kendini gösteriyor. Kâinatı Allah’ın eseri olarak incelemek, ondaki mucize sanatları, hikmet ve rahmet tecellilerini ortaya koymak büyük bir ibadettir. İnsan, kendisine verilen o üstün mahiyetiyle iman ve ibadet vazifesini en ileri bir derecede yerine getirdiği gibi, yine o mükemmel istidadını yerinde kullanarak kâinattaki ilim ve hikmet cilvelerini bilmek, anlamak, anlatmak ve onlardan istifadeyi sağlamak noktasında da büyük bir vazife yapmaktadır. Ahir zamanda bu vazifenin büyük rağbet kazanacağı, böylece fennin ve teknolojinin büyük mesafeler katedeceği bu cümlelerle haber veriliyor. Ayrıca hükmün de ilmin eline geçeceği belirtiliyor.

Nitekim ilim ve fen sahasında ileri giden milletler, teknoloji mahsullerini başkalarına çok pahalıya satıyorlar, onların petrol ve sair tabii imkânlarını böylece kendilerine hizmet ettiriyorlar. Öte yandan, aynı ilim ve teknolojiyi silah sanayiinde de kullanıyor ve başkalarına bu noktada üstünlük sağlıyorlar. Dünyadaki bitmek tükenmek bilmez kavgalarda her iki tarafa da silah satmak suretiyle, hem kendi ekonomilerini güçlendiriyorlar hem de rakiplerinin imkânlarını silahlara yönlendirmekle onları zayıflatıyor ve kendilerine muhtaç hâle getiriyorlar.

İlmî üstünlük, dünya hâkimiyetinde birinci derecede ehemmiyetli olmakla birlikte, bu imkânları en güzel şekilde değerlendirmek de diplomasiyle mümkün oluyor. Maksadını en güzel şekilde anlatma, muhataplarıyla çok yönlü münasebetler kurma ve pazar imkânları tesis etme meselesi, bu zamanda, ilimden hemen sonraki ehemmiyetli mevkiine oturmuş bulunuyor.

1) bk. Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...