"Aktab-ı Erbaa" ve "Kutub" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Askeriyede rütbeler olduğu gibi, maneviyat âleminde de “Üçler-yediler-kırklar-gavs- kutup” gibi rütbeler ve makamlar vardır.
Kutub, değirmen taşının miline denilir. Tasavvufta ise, kâinatın manevî idaresinden mesul veliler topluluğunun başkanıdır. Herhangi bir sıfatla birlikte kullanılmadığında Kutub kelimesi bu başkanı dile getirmekle birlikte, birden çok kutubdan söz etmek mümkün olduğundan Kutub yerine Kutbu’l-Aktab (Kutublar Kutbu) ifadesi kullanılır. Kutub’a, kendisine sığınanlara yardım eden manasında Gavs ya da Gavsu’l-Azam da denir.
Kutub, veliliğin en son ve en yüksek makamıdır. Kişi çalışarak kutub olamaz; bu büyük makam Allah’ın ihsanıdır, ikramıdır.
Kutb’un sağında ve solunda iki imam yer alır. Kutb’un sağında yer alan imam, Melekût âleminin işlerine; sol yanında yer alan imam ise Mülk âleminin işlerine bakar. Kutub vefat ettiği zaman yerine soldaki imam geçer.
Kutub, varlığın yaratılış nedeni olan Muhammedî hakikatin (Hakikat-ı Muhammediye) kendisinde tecelli ettiği kişidir. Kutubluk makamının Kutbu’l-İrşad ve Kutbu’l-Aktab (ya da Kutbu’l-Vücud) denilen iki çeşidi vardır.
Tasavvuf kitaplarında sıkça kullanılan Aktab-ı Erbaa (Dört Kutub), ekseriyetle genellikle Abdülkadir Geylani, Ahmet Rufai, Ahmet Bedevi ve İbrahim Desuki’yi dile getirir. Bazen Ebu’l-Hasan eş-Şazeli (İbrahim Desuki yerine) dördüncü kutub olarak anılır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü