"Âlimler peygamberlerin mirasçılarıdırlar." ile "Ümmetimin âlimleri, İsrailoğullarının peygamberleri gibidir." hadislerine göre, bir alim nasıl "peygamber gibi" olabilir?
Değerli Kardeşimiz;
“Bu ümmetin âlimleri İsrailoğullarının peygamberleri gibidir.”(Razi, Tefsir, VIII/302; Neysaburi, Tefsir: I/264; Keşfu’l-Hafa: II/64)
Bu hadis-i şerifi kısa maddeler halinde izah etmeye çalışalım.
Birincisi; veliler, âlimler ve salihler hiçbir zaman derece ve fazilet bakımından peygamberlere yetişemezler. Çünkü nübüvvet vehbî, yani Allah’ın ihsanı olan büyük bir makam iken, velayet kesbî, yani insan gayreti ile kat’ edilen bir yoldur. Bu sebeple nübüvvet velayetten çok üstündür. İnsan, Allah’ın ikram ettiğine kendi gayreti ve himmeti ile erişemez.
İkincisi; bazı hususi durumlarda ve meselelerde "mercuh (alt) racihe (üste) tereccüh (üstün) edebilir." Alt makamdaki birisinin bazı hususi durumlarda üsttekinden üstün olması, onun her konuda üstün olduğu manasına gelmez.
Meselâ, bir yüzbaşı bazı hususi konularda generalden daha iyi olabilir, ama bu onun her hususta generalden üstün olduğu manasına gelmez.
Üçüncüsü; İslam âlimleri ve müceddidleri kendi dönemlerinde öyle bir ihya ve tecdid hizmetleri görmüşler ki, âdeta bir peygamber gibi tesir sahibi olmuşlar. Mesela, İmam-ı Gazzalî ve İmam-ı Rabbanî gibi müceddidlerin ümmet üzerinde öyle büyük bir tesirleri ve hizmetleri olmuş ki, milyonlarca tabiî ve talebeleri olmuş. Halbuki Beni İsrail nebileri içinde tek ümmeti olmayan peygamberler olmuş. Ama yine de bu mübarek nebiler peygamberlik vazifesini hakkı ile yapmış ve sevabını almışlar.
İmam-ı Gazzalî, İmam-ı Rabbanî gibi büyük zatların, belki tebaa açısından veya bazı hususi meselelerde o nebiden muvaffak olmuş gibi görünebilirler, ama umumi fazilet ve makam açısından o nebiye yetişemezler.
Dördüncüsü; Peygamber Efendimiz (asm) her asırda gelen büyük müceddidler, insanları fitne ve fesattan kurtarmak, dini o asrın ihtiyacına göre ihya etmek ve meseleleri halletmek gibi mühim vazifeler üstlendikleri için, İsriloğullarının kendilerine yeni bir kitap ve şeriat verilmeyen peygamberlerinin vazifelerine benzetilmiştir. Çünkü bir peygamber bir şeriatla geldiği zaman, belli aralıklarla insanları uyaracak nebiler gönderilmiştir. Bu nebiler yeni bir din getirmemiş, mevcut olan hak dindeki yanlış anlamaları ve unutulan hükümleri hatırlatmış ve düzeltmişlerdir.
Peygamber Efendimiz (asm)'den sonra da başka bir peygamber gelmeyeceği için, bu vazifeyi deruhte edecek her asırda büyük mürşid ve müceddidler gönderilmiştir. Hadiste bu mana kastedilmektedir. Yoksa hiç bir evliya makam olarak bir peygambere yetişmez. Burada vazife itibari ile benzerlik kastedilmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü