"Âyetü'l-Kürsîde on cümle ile on tabaka-i tevhidi ayrı ayrı renklerde" Nasıl isbat ettiğini açıklayabilir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"ALTINCI NÜKTE-İ BELÂĞAT: Kâh oluyor ki, âyet, geniş bir kesrete ahkâm-ı rububiyeti serer, sonra birlik ciheti hükmünde bir rabıta-i vahdetle birleştirir, veyahut bir kaide-i külliye içinde yerleştirir."
"Meselâ, وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضَ وَلاَ يَؤُدُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِىُّ الْعَظِيمُ İşte, Âyetü’l-Kürsîde on cümle ile on tabaka-i tevhidi ayrı ayrı renklerde ispat etmekle beraber مَنْ ذاَ الَّذِى يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلاَّ بِاِذْنِهِ cümlesiyle, gayet keskin bir şiddetle şirki ve gayrın müdahalesini keser, atar. Hem şu âyet İsm-i Âzamın mazharı olduğundan, hakaik-ı İlâhiyeye ait mânâları âzamî derecededir ki, âzamiyet derecesinde bir tasarruf-u rububiyeti gösteriyor. Hem umum semâvât ve arza birden müteveccih tedbir-i ulûhiyeti en âzamî bir derecede, umuma şamil bir hafîziyeti zikrettikten sonra, bir rabıta-i vahdet ve birlik ciheti, o âzamî tecelliyatlarının menbalarını وَهُوَ الْعَلِىُّ الْعَظِيمُ ile hülâsa eder."(1)
Ulûhiyet Hakikatidir: "Allah o İlahtır ki kendisinden başka ilah yoktur."
Hayat ve kayyumiyet hakikatidir: "Haydır, kayyûmdur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutar."
Malikiyet hakikatidir: "Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur." Mutlak hâkimiyet hakikatidir ki, şirke ve gayrın müdahalesine asla müsaade etmez. "İzni olmadan huzurunda kimse şefaat edemez.”
İlim hakikatidir: "Yarattığı mahlûkların önünde ardında ne var, hepsini bilir." Evet, tevhidin en parlak delillerinden birisi de ilimdir. "Mahlûklar ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar."
İrade ve meşiet hakikatidir: Kâinattaki hadsiz imkânat buna delildir.
İhata ve ıtlak hakikatleridir: "O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır." Evet, Allah’ın isim ve sıfatları bütün mahlûkatı kuşatmıştır, hiçbir şey hariçte kalmamıştır.
Muhafaza ve murakabe hakikatidir: İsm-i Hafiz ve Rakib’in tecellisidir. "Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez, O öyle ulu, öyle büyüktür."
Özet olarak saydığımız bu on burhanın tafsili, Risale-i Nurların muhtelif yerlerinde tafsilatlı bir şekilde izah edilmektedir.
(1) bk. Sözler, Yirmi Beşinci Söz, İkinci Şule.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü