"Kur’ân, beşerin nazarına san’at-ı İlâhiyenin mensucatını açar, gösterir. Sonra, fezlekede o mensucatı esmâ içinde tayyeder veyahut akla havale eder." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İKİNCİ NÜKTE-İ BELÂĞAT: Kur’ân, beşerin nazarına san’at-ı İlâhiyenin mensucatını açar, gösterir. Sonra, fezlekede o mensucatı esmâ içinde tayyeder veyahut akla havale eder."(1)
Kur’an, önce kainatta sanat ve hikmet ile yapılan icraatları nazarlara takdim eder, sonra o icraatları ilahi bir isme dayandırarak o isimde toplar.
Mesela, bir çiçeğin bir böceğin bir arının bir karıncanın hayatına dikkat çeker, onların hayatları üzerinde yazılmış hikmet ve sanatları inceletir ve okutur ve en sonunda işi Muhyi ismine bağlar.
Çiçeğin, böceğin, arı ve karıncanın hayatları ve hayatları üzerine yazılmış o muazzam hikmet ve sanatlar birer mensucat birer nakış oluyorlar. Bu nesc ve nakışları işleyip dokuyan isim ise, Allah’ın Muhyi ismi oluyor. Evet, yeryüzündeki bütün hayatlar Allah’ın Muhyi isminin bir tecellisi bir nakşı bir dokumasından ibarettir.
Benzer manalar diğer isimler için de geçerlidir.
“Sizi Allah yarattı, sonra da vefat ettirecektir. İçinizden, (sahip oldukları) bilgiden hiçbir şeyi bilmeyecek yaşa, ömrün en düşkün çağına kadar yaşatılanlar da vardır. Kuşkusuz Allah ilim ve kudret sahibidir.” (Nahl, 16/70)
"Yaratan da yaşatan da vakti geldiğinde vefat ettiren de Allah’tır." dedikten sonra, bütün bu işleri ve icraatları iki isim iki sıfatla topluyor, ilim ve kudret. Kur’an’ın onlarca ayeti önce isimlerin tecelli ve nakışlarını, sonra da bu nakışları nakşeden isimleri zikrederek insana talim ve terbiye açısından mükemmel bir fezleke yani akılda kalması açısından bir toplama bir özetleme yapıyor.
(1) bk. Sözler, Yirmi Beşinci Söz, İkinci Şule.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Âyetlerin sonlarındaki fezlekeler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü