"İstenilen şeylerin ayrı ayrı ve müteaddit olması اِهْدِنَا mânâsının da ayrı ayrı ve müteaddit olmasını icap eder. Sanki اِهْدِنَا dört masdardan müştakdır..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İstenilen şeylerin ayrı ayrı ve müteaddit olması اِهْدِنَا mânâsının da ayrı ayrı ve müteaddit olmasını icap eder. Sanki اِهْدِنَا dört masdardan müştakdır. Meselâ, bir mü’min hidayeti isterse, اِهْدِنَا sebat ve devam mânâsını ifade eder. Zengin olan isterse, ziyade mânâsını, fakir olan isterse i’tâ mânâsını, zayıf olan isterse iane ve tevfik mânasını ifade eder."(1)
“İhdina” bizi hidayete erdir, demektir. Hidayet ise istikamette, doğrulukta ve hakta gitmek manasına geliyor. Fatiha Suresi’nde ise; “Bizi doğru yola, sana doğru varan yola ilet” şeklinde geçiyor. Burada Allah’tan hidayet istemenin manası, isteyen kişinin durumuna ve haline göre farklılık arz eder. Bu duayı yapan yani hidayeti talep eden;
Mümin ise, zaten hidayet üzere olduğu için bu talepten anlaşılması gereken husus, kazanılmış hidayetin devamlı ve sabit olmasını talep etmek şeklindedir. Yani bu zat sahip olmuş olduğu hidayetin devamlı ve sabit olmasını Allah’tan talep ediyor.
Zengin ve zenginliğini hak yolunda kullanan birisi için hidayet, zenginliğinin daha da artması şeklindedir. Yani zengin ve Mü’min birisi; "اِهْدِنَاihdina" dediği zaman, “Allah’ım bana daha çok zenginlik ve mal ver de senin yolunda ve hidayet yolunda daha ziyade kullanayım”, demektir.
Fakir bir mü’min için ise, ihdina talebi yani hidayet isteği, “sıkıntı ve darlıktan beni kurtar” demektir. Fakirliğin hidayeti zenginlik ve ferahlıktır. Öyle ise fakir ve zayıf bir mü’min için hidayet talebi, zenginlik ve bolluk şeklinde anlaşılabilir.
Zayıf olan bir mü’min için de hidayet, Allah’ın yardım ve kuvvetini talep etmek şeklindedir. Zorda kalmış bir İslam komutanı ihdina derse, yani Allah’tan hidayet talep ederse, bu Allah’tan zafer istiyor demektir. Bu kalıpları çoğaltmak mümkündür. Mesela hasta bir Mü’min için hidayet şifa olabilir.
Hidayet, mertebe mertebedir. Diğer bir ifadeyle hakikî ve mecazî hidayet, çok farklılık gösterir:
1. Doğru yolda olmayıp bunun için çalışan gruba göre "ihdina" onların hidayete yönlendirilmesi, erdirilmesi.
2. Hidayette olanın o yolda sabit ve kalıcı kılınması.
3. Hidayette sabit olanın sebatının artırılması.
4. Hiç hidayette olmayana hidayet verilmesi ve nasib edilmesi.
İşte bütün bu açılardan "اِهْدِنَا" fiili hidayet isteyen grupların çeşitliliğine, farklılığına göre zihnî olarak hidayet manası taşıyan dört ayrı masdardan türemiş gibidir.(2)
Demek ki hidayet isteyenlerin farklılığına göre "اِهْدِنَا" (bize hidayet ver) cümlesi:
- Bir grup için bizi hidayette sabit kıl manasında.
- Diğer bir grup için hidayetimizi arttır manasında.
- Uğraşıp henüz hidayete erememiş başka bir grup için bizi hidayete, doğru yola ulaşıp onda yürümeye muvaffak kıl, manasında.
- Hiç doğru yolda olmayan başka bir gruba göre bize hidayet ver, hidayet nasip et manalarındadır.
Dolayısıyla burada hidayet sanki ayrı ayrı dört ayrı fiil masdarından türemiş bir fiil kipi gibidir ve bu manaları ihtiva etmektedir.
Dipnotlar:
(1) bk. İşaratü’l-İ'caz, Fatiha Suresi Tefsiri.
(2) bk. age., Tahkik Musa Celali, s. 23.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Hidayet dört masdardan müştaktır.Bu mana(4)sabitmidir.ilk izahda dört den fazla olabileceği,ikinci izahda 4 masdardan ibret olduğu anlaşılıyor,izah edermisiniz