"Bedene, mideye lüzumu yoksa 'Yasaktır!..' der, dışarı atar. Bazen de bedene menfaati olmamakla beraber, zararlı ve acı ise, hemen dışarı atar, yüzüne tükürür." İzah eder misiniz?

Değerli Kardeşimiz;

"Fâtır-ı Hakîm, insanın vücudunu mükemmel bir saray suretinde ve muntazam bir şehir misalinde yaratmış. Ağızdaki kuvve-i zâikayı bir kapıcı, âsâb ve damarları telefon ve telgraf telleri gibi, kuvve-i zâike ile merkez-i vücuttaki mide ile bir medar-ı muhabereleridir ki, ağza gelen maddeyi o damarlarla haber verir. Bedene, mideye lüzumu yoksa 'Yasaktır!..' der, dışarı atar. Bazen de bedene menfaati olmamakla beraber, zararlı ve acı ise, hemen dışarı atar, yüzüne tükürür."(1)

Tat alma cihazı olan dil; “Maharetli nazır ve şakir müfettiş” gibi yiyecek ve içecekleri teftiş eder. Hangisinin tatlı, hangisinin tuzlu, hangisinin diğerinden daha lezzetli olduğunu tefrik eder. Bir müfettişin rapor sunması gibi, o da yemeklerin tadı hakkında bilgi sunar. Ruh da bu teftiş raporuna göre hareket eder. Onlardan en uygun gördüğünü tercih eder yahut hiçbirini beğenmez ve yemez. Bazen de daha bedene girmeden tükürüp dışarı atar. Bir cihetle ağız ve dil bedeni zararlı ve kötü tatlardan koruyan bir bekçi gibidir.

Zehirli veya tadı bozulmuş bir yiyeceği kazara ağzımıza almış olsak, dil bunu teftiş eder ve hemen dışarı atar. Üstad Hazretleri bu paragrafta dilin ve ağızın bu koruyucu vasfına işaret ediyor. Dildeki tat alma özelliği de Allah yolunda sarf edilirse, o zaman dil bütün nimetleri teftiş edip, şükre kapı açan bir müfettiş olur. Ama sadece nefis hesabına çalıştırılırsa, midenin bir kapıcısı olur.

Damarlardan maksat, ağız ve dilin beyin ile irtibatını temin eden sinirlere işarettir. İnsan bedeninin tamamı bu sinirler ile döşenmiştir. Beyin bütün azaları bu sinirler ile yönetmektedir.

(1) bk. Lem'alar, On Dokuzuncu Lem'a.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü