Bediüzzaman, her bir sûrenin, birer küçük Kur’an olduğunu ifade ediyor; bu ne demektir, açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Koca bir şehri, küçük bir haritada veya bir makette ana hatlarıyla görebiliriz. Büyük şeyleri küçük şeylerde dercetmek, Allah'ın hem tabiatta hem de Kur'anda tatbik ettiği kanunlardan biridir. Mesela koca incir ağacının binlerce meyvesi olur. Bu meyvelerin her biri, ağacın fihristesi gibidir. Hatta her bir meyvedeki her bir çekirdek, o ağacın küçücük bir numunesidir. Keza, Kur'anın tamamı her bir sûresinde ana hatlarıyla bulunur. Hattâ Kur'an Fatiha'da, Fatiha dahi Besmele'de dercedilmiştir.
Bediüzzaman, Kur'an’ın esas maksatları ve aslî unsurlarının dört olduğunu söyler:
- Tevhid,
- Nübüvvet,
- Haşir,
- Adalet.
O anasır-ı erbaa, Kur'an’ın hey’et- mecmuasında bulunduğu gibi, Kur’an’ın sûrelerinde ayetlerinde, kelamlarında hatta kelimelerinde bile sarahaten veya işareten veya remzen bulunmaktadır. Çünkü Kur'an'ın küllü, cüzlerinde görüldüğü gibi cüzleri de Kur’an’ın küllüne ayinedir. Bunun içindir ki Kur’an, “ müşahhas olduğu halde, efrad sahibi olan küllî” gibi tarif edilir. Kevser suresinin ilk âyeti olan “Biz sana kevseri verdik.” Sadefi de o makasıd-ı erbaa cevherlerini tazammun etmiştir.(İşarâtu’l- İ’caz,s. 16)
Âyet, Kevser sûresinin ilk âyetidir. Yani “Zât-ı Zülcelâl Seni nübüvvetle ve maddî-manevî adaleti teminle müşerref ettiği gibi, Cennet'te de Kevser'i ihsan ediyor.”
Sadefin içinden inciler çıkar. Kur'an’ın bu en kısa sûresinin ilk âyetinde de Kur'an’ın temel maksatlarını görmekteyiz. "Biz sana kevseri verdik." derken, tevhid ve nübüvvet açıktan görülür. Nübüvvet ise maddî- manevî adaleti temin içindir. Kevser, cennette bir havuz olması itibariyle haşre işaret eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü