Bence, Üstad'ın sarığı korunduğu gibi, sakalı da korunabilirdi; sakal bırakmamasının ne gibi hikmetleri olabilir, bıyık bırakması tek başına sünnet midir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bediüzzamanın Hazretlrinin sakal bırakmaması "zamanın hadiseleri gereği" şeklinde yorumlanabilir. Kendileri yirmi sekiz yıl hapis ve sürgün hayatı yaşadıklarından bu sakal sünnetini ifa edememişlerdir. Asıl olan sakalı bıraktıktan sonra onun temizliğine düzenliliğine vs. hususiyetlerine dikkat etmektir.

Askerlik, memuriyet hayatı vs. sebeblerden ötürü günümüz şartlarında sakal bırakmak müşkil görülmektedir. Ancak tüm Nur talebeleri sakal bırakmak ve sair tüm sünnetlere tarafta oldukları herkesçe malumdur. Hem durumu müsait olan Nur talebeleri de zaten sak albırakmaktadırlar. Üstad Hazretleri sakal konusunda şöyle diyor:

"Sakal meselesi ise: Bu bir sünnettir, hocalara mahsus değil. Bu millette yüzde doksan sakalsız olanların içinde küçükten beri sakalsız bulundum. Bu yirmi senedir bana resmî hücumlarda bazı arkadaşlarımın sakallarını kestirmeleriyle, benim sakal bırakmadığım, bir hikmet, bir inayet-i İlâhiye olduğunu ispat etti. Eğer sakal olsaydı, tıraş edilseydi, Risale-i Nur’a büyük bir zarardı. Çünkü ölecektim, dayanamayacaktım."

"Bazı âlimler 'Sakalı tıraş etmek caiz değildir.' demişler. Muradları, sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır, demektir. Yoksa hiç bırakmayan, bir sünneti terk etmiş olur. Fakat bu zamanda, dehşetli pek çok günah-ı kebîreden çekinmek için, bu terk-i sünnete mukabil, Risale-i Nur’un irşadıyla, yirmi sene haps-i münferit hükmünde işkenceli bir hayat geçirdik; inşaallah o sünnetin terkine bir kefarettir."
(1)

Bazı âlimlerin içtihadlarına göre, sakalı bıraktıktan sonra kesmek haram. Ama sarık için böyle bir hüküm bulunmamaktadır.

Peygamber Efendimiz (asv) bazı hadis-i şeriflerinde, bıyıkların kesilmesinin veya kısaltmanın sakalın ise uzatılmasının fıtrattan olduğu ifade ederken, bazı hadis-i şeriflerinde ise müşriklere benzememenin bir ölçüsü olarak tavsiye etmektedir. Daha başka hadis-i şeriflerinde de; kadınlara benzemeğe çalışan erkeklere Allah(cc)’nun lanetini istemektedir.

İşte âlimlerimiz bu konudaki bütün hadis-i şerifleri gözönünde bulundurarak sakalı bırakmanın sünnet olduğu, zaruret olmadıkca bırakılan sakalı kesmenin tahrimen mekruh olduğunu söylemektedirler.

Bıyık için ise, alimlerimizden bazıları, kesilmemesi ve sadece dudak uçlarından kısaltılması gerektiğini savunurlarken; bazı alimlerimiz ise, kadınlara veya müşriklere benzemek düşüncesi olmaksızın bıyıkların kazınmasını caiz, hatta efdal görürler.

Sakal bırakan kimselerin, sünnete göre bakımını yapmaları, sünnete hürmetin ifadesi olur. Bıyık meselesinde ise dinî ölçü, kılların üst dudağı kaplamaması, bıyığın herkesin kendi kaşının kılları uzunluğunda olması ve dudak hizasını geçmemesidir. “Bıyıkları kısaltın” hadisine uyan âlimler bıyıklarını ciltleri görünecek kadar kısaltmışlardır.

Netice olarak şunu söleyebiliriz; şayet sakal bırakılmış ise bıyığın olup olmamasının dinen bir sakıncası yoktur. Eğer sakal yok ise, bıyığın bırakılması daha uygun olanıdır.

(1) bk. Emirdağ Lahikası-I, (24. Mektup)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

mustacet

Bir hatırada üstadın şöyle söylediği rivayet edilmiştir. (ama hatıranın sıhhati konusunda malumatım yok.) üstad demiş ki: ''eğer ben sakal bırakmış olsaydım, bu gençlerin hepsi de beni takliden sakal bırakacaklardı. onların da genç akranları, onların sakallarıyla alay edebilecekler ve bir sünnet manen incitilmiş olabilecekti.'' buna ilave olarak da lahikalarda geçen bir talebe mektubunda, (yanlış hatırlamıyorsam) eski fetva emini, Meşhur Ali Rıza efendi, (r.h.), mevlana celaleddin hazretlerinin babalarının bir kıssasını zikrederek üstadımızın da bu konuda hususi ve şahsi bir içtihadının olabileceğini zikretmiş. o mektubun sahibi olan ağabeye. Bu mektuptaki konunun teferruatını da sitenin editörleri olan ağabeylerimiz yazarsa, memnun oluruz. selametle

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
trader38580
okuduklarımdan üstadın neden sakal bırakmadığının anlaşılması hususunda net bi cevap almadım.islam'ı yaşamak hususunda özen göstermiş bir zatın sakal bırakmamasına,bu sevaptan kendini mahrum etmesine anlam veremedim. yukarıda yazdığınız bahanelerde bana cok basit geldi. sürgün hayatı sakal bırakmaya engelmi? sürgün hayatı yaşayan nice müslümanlar sakallarından taviz vermemişler. bıyığın bakımı yapıldıktan sonra sakalında pekala bakımı yapılabilir.ikinci meselede üstadın talebelerinde sakal bırakmasından duyduğu kaygıyla alakalı. İslamda başkaları alay edecek diye herhangi bi hükmü veya sünneti terketmek ne derece makuldur? Kaldıki talebelerinin çoğu kendisini örnek alarak sakal bırakma imkanı olduğu halde bu sünneti terketmişlerdir. alay edilmesinden cekinen bir zat bu vebalden cekinmemişmi?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (editor)
Sizin yukarıda kullandığınız: "İslam'ı yaşamak hususunda özen göstermiş bir zatın sakal bırakmamasına, bu sevaptan kendini mahrum etmesine anlam veremedim." cümlesi en güzel cevaptır. 
Sarığın, cübbenin yasak olduğu bir asırda, mahkemelere bile sarığı ile giren ve bu uğurda ölmeyi göze alan bir zatın, sakal bırakmamasını anlamasak bile, en azından bir gerekçesi vardır deyip, eleştirme hakkımızı kullanmamayı tercih etmeliyiz. Kaldı ki, zaten kendisi de sakal bırakmadığını ve bir sünneti terkettiğini itiraf etmektedir. "Çektiğim onca sıkıntılar, inşallah buna keffaret olur." demektedir.
Sakalı olmadığı halde, bu konuyu eleştiren insanların, maksatlı yaklaşımları da maalesef görülmektedir. Şu anda yaşayan ve yanında kalan talebelerinin sakallı olduğunu da ifade etmek isteriz. Sait özdemir,  Abdullah Yeğin, Mehmet Kırkıncı gibi zatlar bunlardan bazılarıdır.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
semihcanka

Bana itiraz edenler, gizli ayıplarımı bilmiyorlar. Yalnız zahiri bazı hatalarımı bahane edip ve yanlış olarak Risale-i Nur u benim malım zannedip Risale-i Nurun nurlarına perde çekmek, intişarına rekabet etmek için derler: "Said Cuma cemaatine gelmiyor, sakal bırakmıyor" gibi tenkitleri var. .... Sakal meselesi ise: Bu bir sünnettir, hocalara mahsus değil. Bu millette yüzde doksan sakalsız olanların içinde küçükten beri sakalsız bulundum. Bu yirmi senedir bana resmi hücumlarda bazı arkadaşlarımın sakallarını kestirmeleriyle, benim sakal bırakmadığım, bir hikmet, bir inayet-i İlahiye olduğunu ispat etti. Eğer sakal olsaydı, tıraş edilseydi, Risale-i Nur a büyük bir zarardı. Çünkü ölecektim, dayanamayacaktım. Bazı alimler "Sakalı tıraş etmek caiz değildir" demişler. Muradları, sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır, demektir. Yoksa hiç bırakmayan, bir sünneti terk etmiş olur. Fakat bu zamanda, dehşetli pek çok günah-ı kebireden çekinmek için, bu terk-i sünnete mukabil, Risale-i Nurun irşadıyla, yirmi sene haps-i münferit hükmünde işkenceli bir hayat geçirdik; inşaallah o sünnetin terkine bir kefarettir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)

Üstad Hazretleri yanında cok cüzi esya tasırmıs. Bunlardan birisi ise ustrasyıdı. Abilerden dinledigimiz kadarıyla üstad dağda dahi olsa hergün traş olurmuş. Ta ki, "Said kendine bakmıyor" diye su-i zanna maruz kalmasın.. Ayrıca Üstadımız vefat ettiginde bir miktar sakalının olduğu da söylenir. Dolayısıyla bu sünneti de yerine getirmiş oluyor, denebilir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
likoglu
Ben Risale-i Nurları yeni okumaya başlayan bir müslümanım.Amacım Risale-i Nurlardaki, mükemmel kitabımız olan Kur'anın imani hakikatleri okuyup bu dünyada taklidi imandan sıyrılıp gerçek imana kavuşmaya çalışmaktır. Acizane görüşüm; Bediüzzaman Hz.nin sigara içmesini veya sakal bırakmamasını tartışmamızın bize faydası olmayacağıdır, bugünkü bilimden istifade edilerek tartışılan sigara hakkındaki hüküm bellidir. Evvel zamanda Bediüzzaman Hz.nin tütün içip içmediğini bilmenin, sakalı neden bırakmadığını öğrenmenin bize hiç bir faydası yoktur, olmayacaktır da. Önemli olan onun yazdığı eserlerdeki imani hakikatleri anlamaya çalışmak ve bundan maksimum derecede ne kadar faydalanabiliriz bunu dert edinmektir. Biz üstadın velev ki tütün içmiş olsa bile, sakal bırakmamışsa bile, bunu bilmekle ne Üstad'ın kendisine faydamız dokunabilir, diyelim ki bunların sebebini öğrendik ve Üstad'ın hatalı şeyler yaptığını zannettiğimiz için de bu sebeplerle Risale-i Nur eserlerinden soğuduk. Ama bu sefer de Kur'anın imani hakikatlerine çok önemli farklı boyutlardan bakma fırsatını da elimizden kaçırmış olacağız. Bir tarafta iman ve Kur'an diğer tarafta onu yazan önemli bir şahsiyetin yapmış olduğu amellerin sebebini kurcalamak ne kadar gereksiz olduğunu anlamak isterseniz sizi Risale-i Nuru tekrar okumaya davet ediyorum...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
doganbay
sakalı olmayan ama kalb gözü açık evliyalar gördüm üstadda bunlardan biriydi ayrıca sekeratta sakaldan sorulmayacak tahkiki imandan sorulacak
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Vbdestabe
Eger sakal bırakmam benim davama engel teşkil ederse bırakmam haram olur. bu meseleyi art niyetli bazı sofi meşrep zatlar uzatıyorlar.üstad bizlere bu asırdaki davetçiyi fiilen bıyık bırakmakla göstermiştir. lütfen biraz derin düşünelim. bu konu toplum arasında sakız olmuş
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mzumre
Sarık ile ilgili pek fazla bir şey yazılmamış. Bilgisi olan varsa yazabilir mi? Sarık mana aleminde farklı şeylere tekabül edebilir belki. Düz mantıkla bakınca gerçekten sarık takmak mı yoksa sakal bırakmak mı daha zor? Bence sarık takmak daha zor. Ancak sarık takmayınca sakalı kestiğimiz zaman ki sorumluluk yok tabi ki. Tüm bunlara rağmen üstadımızın sarık takma daki iradesinde ayrı hikmetler olabileceğini düşünüyorum. Yardımcı olacak birileri varsa sevinirim. AEO
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...