"Bir cemaat-i mütesanideye girdikten sonra, onların istirahatini ve sarsılmamalarını muhafaza etmek için, o şahsî cesareti istimal edemez." Neden Üstadımız cesareti kullanamaz diyor?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem bir adam, kendi başına cesareti güzel de olsa, bir cemaat-i mütesanideye girdikten sonra, onların istirahatini ve sarsılmamalarını muhafaza etmek için, o şahsî cesareti istimal edemez."

سِيرُوا عَلٰى سَيْرِ اَضْعَفِكُمْ hadis-i şerifinin sırrıyla hareket etmek, hem şimdilik, bu müşevveş vaziyetlerde çok zararlı, hem hocaları, hemehl-i siyaseti Risale-i Nur’a karşı cephe almaya ve tecavüz etmeye sebebiyet veren şapka ve ezan meseleleri ve Deccal ve Süfyan ünvanları, Risale-i Nur şakirtleri yabanîlere karşı lüzumsuz medâr-ı bahis ve münazaa edilmemek lâzımdır ve ihtiyat etmek elzemdir ve itidal-i demmi muhafaza etmek vaciptir. Hattâ, sizde cüz’î birihtiyatsızlık, buraya kadar bize tesir ediyor."(1)

Şahsî şecaat ve cesaret, harp meydanında ve cihadda güzeldir ve diğer kardeşlerini tahrik ve teşci’ eder. Ama dâhilde yani İslam cemiyeti içinde ilmî ve manevî mücadelede şecaat ve cesaret arz etmek, müsbet harekete zıt olabilir. Hatta büyük fitnelere sebebiyet de verebilir. Bu yüzden, şecaat ve cesaret müsbet hareket içinde kontrollü olmak durumundadır, denilmek isteniyor.

Dâhilde yani İslam toplumunda şiddet ve fitne, âyet ve hadislerle men edilmiştir. İslam toplumunda iktidar ne kadar zalim ve menfi de olsa, ekser masumların istirahati ve asayişin temini için, bazı şahsî haklardan feragat etmek ve toplumu kaosa sürüklememek için müsbet hareket etmek gerekir. Yoksa "Ben haklıyım, kimseye boyun eğmem" deyip tahrikkarane hareket etmek, cesaret ve şecaat değildir. Çok büyük İslam âlimleri ve kahramanları, sırf cemiyetin selameti için zalim sultanların riayetinde kalabilmiştir. Bu tarz hareket onları zelil ve korkak yapmaz, aksine feragat ve fazilet sahibi yapar.

Üstad Hazretlerinin "müsbet hareket tarzı" hem iman hizmetinin selameti için hem de dâhilde fitne ve fesada geçit vermemek içindir. Ayrıca Üstad Hazretleri "müsbet hareket" şemsiyesi altında sivil itaatsizlik metodu ile o zalimlere karşı asla boyun eğmemiştir. Ve bu tavrı ile Hz. Ali (ra)'in sözüne masadak olmuştur.

Hz. Osman (ra)’in şehid edildiği fitne ortamında Hz. Ali (ra)'in, dâhilde fitne çıkmamak için birtakım fesatçılara sert bir müdahale de bulunmaması meseleye ışık tutar mahiyettedir. Yoksa yeri ve zamanı geldiği zaman o fitnecileri ve zalimleri çok şiddetli bir şekilde cezalandırmıştır.

Öyle ise; "müsbet hareket etmeyi" bir hâlin tavrına hapsetmek yanlış olur. Müsbet hareket her halin vaziyetine münasip hareket etmektir. Cesaret gerektiren yerde cesur, korkak olmak gereken yerde de korkmak gerekir. Dâhilî fitnelerden korkup kıyıda köşede kalan sahabeler, mesele haricî düşmana geldiğinde cesaret destanları yazmışlardır.

(1) bk. Kastamonu Lahikası, 160. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.090
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...