"Asıl mesele bu zamanın cihad-ı manevisidir. Manevi tahribatına karşı set çekmektir. Bununla dahilî asayişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Bu zamanın şartları, maddî cihaddan ziyade, manevî cihadı ön plana çıkarıyor. Bahusus İslam toplumunda maneviyatın ve ahlakın bozulmasına karşı, imanî ve ilmî mücadele manasına gelen manevî cihad hayatî bir ehemmiyete sahiptir.
Bir cemiyette manevî ve ilmî cihadın sıhhatli ve muntazam bir şekilde devam edebilmesi ise, o cemiyette asayişin temin ve tesisine bağlıdır. Çünkü iç karışıklığın ve kavganın olduğu bir cemiyette manevî ve ilmî bir mücadeleden söz edilemez. Bu yüzden Üstadımız ve talebeleri asayişi muhafaza etmeye çok ehemmiyet vermiş ve büyük bir hassasiyet göstermişler.
"Memleketin her tarafında bulunan bu yüz binlerce Risale-i Nur talebesinden hiçbirinin, hiçbir yerde asayişi muhil hiçbir hareketi, hiçbir vak’ası yoktur. Her Nur talebesi, hükûmetin, nizam ve intizamın tabii birer muhafızıdır, asayişin manevi bekçisidir." (Tarihçe-i Hayat, Isparta Hayatı)
Zaten ehlisünnet anlayışında dâhilde silahlı mücadele haramdır. Silahlı mücadele ve kuvvet kullanma ancak haricî düşmanlara karşı olur ve orada caizdir. Risale-i Nur hareketinin en büyük vasfı, müsbet hareket ve dâhilde manevî cihaddır.
" Evet, mesleğimizde kuvvet var. Fakat bu kuvvet, asayişi muhafaza etmek içindir. وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى düsturu ile -ki 'Bir câni yüzünden onun kardeşi, hanedanı, çoluk çocuğu mesul olamaz'- işte bunun içindir ki, bütün hayatımda bütün kuvvetimle asayişi muhafazaya çalışmışım." (Emirdağ Lahikası-II, 151. Mektup)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü