"بِيَدِهِ الْخَيْرُ Yani her hayır onun elindedir." Buradaki yed ve hayır kelimeleri ne manaya geliyor?
Değerli Kardeşimiz;
Dilimize Arapçadan geçmiş olan bu kelimenin aslı "hayr" olup; herkesin beğendiği, rağbet ettiği şeyler; şeref, meşru iş, faydalı ve sevaplı amel, iyilik, ibadet ve mal gibi mânalara gelir. Zıddı ise her türlü şerlerdir.
Hayır iki türlüdür. Birincisi "mutlak hayır" olup, herkes tarafından beğenilen, sevilen ve rağbet edilen adâlet, yardımlaşma, cömertlik ve doğruluk gibi bütün güzel hasletler.
İkinci nevi hayır, "mukayyed hayır"dır. Yani kişiden kişiye değişen, birine göre hayır, bir başkasına göre şer ve kötülük sayılan, örf ve âdetlere göre değişen şeyler. Bunlar, bütün insanlığın üzerinde ittifak ettiği hayır sınıfına dahildir.
Yed, yani el kelimesi kudret ve iradeyi temsil eder. “Bütün hayırlar Allah’ın iradesiyle ve kudretiyle tahakkuk eder.” demektir. Bütün hayırlar esmâ-i hüsnanın tecellileriyle ortaya çıktıkları için güzeldirler.
Hayır denilince onun zıddı olan şer akla gelir. Üstad Hazretleri vücudun (varlığın) hayr-ı mahz, ademin (yokluğun) ise şerr-i mahz olduğunu beyan ediyor. Buna göre, her hayır onun elindedir hakikatinin en geniş manası “Bütün eşyanın yokluk karanlığından kurtarılıp varlık nuruna kavuşturulması Allah’ın irade ve kudretiyle olur.” demektir. Bu manasıyla hayır, canlı ve cansız bütün mahlûkatı içine alır. Yani bunların hepsi var olmakla büyük bir hayra kavuşmuşlardır.
Var olma hayrını, hayata mazhar olma hayrı takip eder. Bitkilerden, hayvanlardan, meleklere, cinlere ve insanlara kadar hayat lütfuna mazhar olmuş bütün varlıklardaki bu büyük nimet ve ihsan da Allah’ın elindedir. Yani yok olanı var etmek gibi, cansızı canlı kılmak da ancak Allah’ın ihsanı ile olabilecek bir hayırdır.
Canlıların kendileri gibi bütün organları, duyguları ve hissiyatları da hep hayırdır ve tamamı Allah’ın elindedir. Görmeyi de ancak o ihsan eder, işitmeyi de. Anlamayı da o ihsan eder, iman etmeyi de…
Misalleri artırabiliriz.
"Her hayır Allah’ın kudret elindedir." Hayır, müsbet ve vücudî bir fiil olduğu için, Allah’a aittir. İnsanın hayırda icad noktasında hiçbir hissesi yoktur. Kendisinden sudur eden güzel işlere sahip çıkamaz ve gururlanamaz. İnsan hayra ancak dua ve talep ile sahip olabilir. Güzel bir işin vücuda gelmesinde, yüzde doksan dokuz hisse Allah’a aittir, geri kalan yüzde bir hisse ise insanın istemesi ve talep etmesidir.
Mesela; imandan sonra en büyük ve en mukaddes bir ibadet olan namazdaki hissemize bakalım: Dünyayı döndürüp namaz vaktini getiren Allah’tır. Abdest aldığımız suyu yaratan Allah’tır. Vücudumuzu namaz kılacak şekilde tanzim ve terbiye eden Allah’tır. Namaz kıldığımız mekânı yaratan Allah’tır. Okuduğumuz sureleri inzal eden Allah’tır. Kul sadece iradesini namaz kılmakta ya da kılmamakta kullanır. Bu ulvi davete icabet eden bir mü’min, Rabbini tazim, tesbih ve zikretmiş olur. Ancak kişi bundan kendisine bir pay çıkaramaz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü