"Bizi her zaman, günde kırk defa havsalamız almayarak 'âh' ile geri dönen mirâc-ı mü’min olan namazda..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Şu söz öyle bir hakikati ders veriyor ki, daha insana yabancı ve bilinmesi mümkün olmayan bir şey kalmıyor. Her gördüğü mûnis bir arkadaş oluyor ve susuz vadiler ve geniş sahralar ve koca küre-i arz bir bahçe hükmünde Halık-ı Rahîm tarafından ihzar edilmiş ve tılsımı da Bismillâhirahmânirrahîm olduğu ve tılsımı bulunmazsa ve alınmazsa, o bahçede yaşamak mümkün olmadığı ve yaşasa da her tarafta yabancı olarak ve her hatvesinde istiskal edilerek, hayat değil, belki câmid olarak bulunacağını izah buyuruyorsunuz. Hele bizi her zaman, günde kırk defa havsalamız almayarak “âh” ile geri dönen mirâc-ı mü’min olan namazda اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعِينُ sırrı öyle bir düğme olarak gösteriliyor ki, her mü’min kendi vücut âleminde bir elektrik fabrikası görüyor. Ve düğmesini açınca bütün dünyayı ziyayla gösteriyor." (1)
Namaz mü’minin mi’racıdır ve insan namaz ile günde beş defa Allah’ın huzuruna çıkar; O’nunla konuşur ve bütün dertlerini ve sıkıntılarını O’na arz eder.
Namaz Yüce Allah ile ulvî bir sohbettir. Bu kudsî davete icabet eden mü’minler hem bütün kâinatın yaratıcısı, Ezel ve Ebed Sultanı olan Cenab-ı Hak ile sohbet eder, hem de namazda mü’minlerin birbirine yapmış oldukları dualardan hissedar olur.
İnsan gayet aciz, fakir ve zayıftır, ihtiyaçları nihayetsizdir, çeşitli bela ve musibetlere maruzdur. İnsanın ihtiyaçlarını karşılayacak, her arzusunu yerine getirecek, sıkıntılarını giderecek yegâne varlık ise; “Her şeyin dizgini elinde, her şeyin hazinesi yanında, her şeyin yanında nâzır" olan Allah’tır. Bu yüzden, namazın en mühim rüknü olan Fatiha'da insan devamlı; “Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden yardım dileriz” diye dua eder.
Bu dua insan için bütün kilitleri ve kapıları açan bir anahtar gibidir. Ya da bu dua insanın zifiri karanlık âlemini aydınlatan bir lamba vazifesi görüyor. Yoksa insan sayısız ihtiyaç ve sıkıntılar içinde boğulup gidecekti.
Namazların her rekâtında okuduğumuz; “Yalnız sana ibadet eder yalnız senden yardım dileriz” duası, insanın dünyasını aydınlatan lamba, güç veren bir yardım eli ve onu ayakta tutan bir direk gibidir.
Fatiha Suresini okurken, âlemlerin Rabbine hamd etmekle bu farklı terbiyelerin şuurunda olduğumuzu ilân etmiş oluyoruz. Bütün âlemleri insanın menfaatine en uygun bir şekilde terbiye eden Allah’ın bu rububiyetine karşı mü’min kullar da; “Ancak sana ibâdet eder ve ancak senden yardım dileriz” diyerek ubudiyet vazifesini deruhte ettiklerini ilan etmiş oluyorlar.
(1) bk. Barla Lahikası, 158. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü