"Bizim mesleğimizde sohbet-i sûriye ehemmiyeti azdır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Nur mesleğinde yüz yüze görüşmek yerine, Risale-i Nur'u okumak ve ondan azamî istifade etmek daha ehemmiyetlidir, deniliyor. Esas olan Risale-i Nur'un tahkikî iman derslerini okumak ve bu hakikatleri kalb ve ruh dünyamıza yerleştirmektir.
Üstadımız kendini ziyaret etmek isteyenlere hep bunu tavsiye ederek "hem boşuna masraf etmeyin hem de emniyetinizi tehlikeye atmayın" diyor. Malum o dönemlerde Üstadı ziyaret etmek hem maddî bakımdan hem de emniyet açısından müşkül bir durumdu. Üstadı ziyarete gidenler takip edilip karakola götürülüyor, işkence ediliyor ve hapse atılıyordu. Üstadımız şefkatinden dolayı talebelerine; "Beni ziyarete bedel Risale-i Nur'u çokça okuyun." demektedir.
"Risale-i Nur’un her bir kitabı bir Said’dir. Siz hangi kitaba baksanız, benimle karşı karşıya görüşmekten on defa ziyade hem fâidelenir, hem hakikî bir surette benimle görüşmüş olursunuz."(1)
"Şimdi sizin gibi mübarek ve mâsum hemşirelerime ve evlâtlarım hükmünde küçüklerinize, başta Tesettür Risalesi ve Gençlik Rehberi ve Küçük Sözler benim bedelime sizlere ders versin."
"Eğer siz benim bedelime Risale-i Nur'u kısmen elde edip okusanız veya dinleseniz, o vakit, kaidemiz mûcibince, bütün kardeşleriniz olan Nur şakirtlerinin mânevî kazançlarına ve dualarına da hissedar oluyorsunuz."(2)
Ayrıca, manen yakın olanların maddeten uzak olmalarının hiçbir ehemmiyeti yoktur. Ehl-i hakikatin akıl, kalb, ruh ve manevî hisleri inkişaf ettiği için, maddî kayıtlardan sıyrılıp, maneviyatın kayıtsız, mekânsız ve zamansız iklimine girerek, birbirleri ile alaka ve irtibat kurabilirler. Biri Doğu’da, biri Batı’da, biri dünyada, diğeri berzahta da olsa, aralarında irtibat temin edebilirler. Onların irtibatını madde ve zaman sınırlandıramaz. Nasıl bugün dünyanın her yerindeki insanlarla telefon vasıtasıyla görüşülüyor. Madde içinde bile şu mana mümkün olursa, maddeden ve zamandan sıyrılmış kalp ve duygular için bu daha kolaydır.
İman ehli için Kur'an, bir alıcı-verici cihazı gibi, bütün inananların duygu ve düşüncelerini birbiri ile irtibatlandırıp, bir merkezden terbiye ediyor. Aynı meselelerde, aralarında müşterek bir payda teşkil ediyor. Kur’an öyle bir yerde ki, ona nereden bakarsan bak, aynı mana ve inceliği gösteriyor. Biri ahiretten Kur’an’a nazar eder, diğeri dünyadan, biri içinden bakar görür, diğeri Afrika'dan bakar aynı şeyi görür. Yani, Kur’an bir merkez gibi, bütün iman ehlini birbirleri ile irtibatlandırıyor.
Kur’an, âdeta bir operatör gibi, bütün mahlûkata ve âlemlere hatları uzanıyor. Herkes bu ağ ile dilediği yere bağlanıp, manevî mertebesine göre bu irtibattan istifade edebiliyor.
(1) bk. Emirdağ Lahikası-II, (116. Mektup).
(2) bk. Lem'alar, Yirmi Dördüncü Lem'adan.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü