"Talebelerimden benimle en ziyade alâkadarı Nur isimli bulunanlardır." İfadesini misallerle izah eder misiniz?
- İsminde "Nur" olan kişiler gerçektende Üstad ile daha mı alakadar oluyor?
- Çok sırlı bir cümle gibi duruyor. Acaba gaibten mi biiznillah haber veriyor?
- Nur isimli olanlar neden özel bir şekilde belirtilmiş. En ziyade alakadarı diyor?
- Bu manayı ayrıntılı bir şekilde anlatabilir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Bütün hayatımda Nur kelimesi her yerde bana rastgelmiştir. Ezcümle, karyem Nurs’tur, merhume validemin ismi Nuriye’dir, Nakşî üstadım Seyyid Nur Muhammed’dir, Kadirî üstadım Nureddin."
"Kur’ân üstadlarımdan Nuri, talebelerimden benimle en ziyade alâkadarı Nur isimli bulunanlardır. Kitaplarımı en ziyade izah ve tenvir eden, nur misalidir. Kur’ân-ı Hakîmdeki en evvel aklıma, kalbime parlayan ve fikrimi meşgul eden, اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَ اْلاَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكٰوةٍ ayetidir. Hem hakaik-i İlahiyede müşkûlâtımın ekserisini halleden esma-i hüsnadan Nur ism-i nurânîsidir. Hem Kur’ân’a şiddet-i sevk ve inhisar-ı hizmetim için hususi imamım Zinnûreyn’dir." (Barla Lâhikası, 220. Mektup: Mesail-i Müteferrika)
Evvelâ: Üstad Hazretleri burada "Nur" isminin kendi hayatında ne kadar çok tecelli ettiğini göstermek için delil mahiyetinde buna dikkat çekmiştir.
Saniyen: Bu cümleyi bir dua niyetiyle anlayabiliriz. "Aziz, sıddık, sadık vefadar kardeşlerim" cümlesi gibi, bu cümle de bir nevi teşvik ve manevî bir kuvvet olmaktadır.
Salisen: Ekseriyetle insan, taşıdığı ismin müsemması ve sıfatının muttasıfı olur. Onun için isimler manevî bir sır olabilmektedir. Belki onun için "Nur" ismini taşıyanlar daha kolay ve muvafık olarak nurlarla alakadar olabilirler. Ayrıca bu bir nevi dua olur.
Rabian: Üstad'ın bu ifadesini şöyle de düşünebiliriz; talebelerinden Nur ismi taşıyandan ziyade "Nur" sıfatını taşıyanlar, daha hakiki alakadar olabilirler. Yani Üstad bir nevi şunu demek istemiş olabilir; Serdengeçti'nin ifadesiyle "yüzleri nur, içleri nur, dışları nur..." olabilmek mühimdir. Ama ismi de "Nur" olursa "nurun ala nur" olur inşaallah.
"Said Nur ve talebelerini seyrederken, insan kendini âdeta Asr-ı Saadet'te hissediyor.
Yüzleri nur, içleri nur, dışları nur... Hepsi huzur içindeler..." (Tarihçe-i Hayat, Isparta Hayatı: Said Nur ve Talebeleri)
Ama Şualar kitabında sonradan gelecek "Nur" isminde çok alakadar talebelerin geleceğine bir ima da vardır. Çünkü o ilk zamanlarda az sayıda talebe vardı. Bunun için bu cümleye bazıları itiraz etmişlerdi. Nur ismini taşıyan az idi, ama sonradan haşiyede geçtiği gibi 20 sene sonra çok çıkacak ve çıkmıştır elhamdülillah.
"Risale-i Nur tesmiyesinin dokuz sebepleri içinde yalnız birisine ilişmişler.
"Nur isimli has şakirdlerinden göremiyoruz" demişler. Haşiyede cevab verildiği gibi, şimdi de Nuri Benli ve Küre'li saatçı Nuri, Nur hizmetinde mümtazdırlar. Demek tenkid edemiyorlar, cüz'î bahanelere mecbur oluyorlar. (...) talebelerimden benimle en ziyade alakadar Nur isimli bulunanlarıdır... (Ne garibdir ki, mühim Nur şakirdleri arasında Nuri isimli kimseye rastlanmamaktadır.)"(Haşiye): O zaman öyle idi. Şimdi yirmi sene oldu. (Şualar, On Dördüncü Şua)
Üstad'ın talebelerinden "Nur" ismini taşıyanlar şunlardır;
- Nurettin Can
- Nuri Benli (Bir eli sakat olduğu için Çolak Nuri derler) Isparta'daki Saray Palas Otelinde, Üstadı ziyarete gelenlere mihmandarlık yapmıştı.
- Hafız İmam Nuri Güven
- Osman Nuri Tol (Eski Alay Müftülerinden, yarbay) ehli kalb ve veli bir zattır. Üstad kendisi hakkında "Benim Ankara'da bir vekilim" diye hususî iltifatta bulunmuş. Ama tevazudan dolayı ziyaretine gidildiğinde 'Elvekilü kel-asîl, velev kâne kör fasil' diye söze başlardı. Ve ayrıca devr-i Cumhuriyette 25 seneye yakın Millî Müdafaa Müftülüğünde bulunmuş.
- Vaiz Osman Nuri
"Alamescid imamı faal kardeşimiz İbrahim Edhem'in kendi sisteminde tam Nurcu olarak bulduğu Vaiz Ali Şentürk'ün ve Vaiz Osman Nuri'nin samimi ve fedakârane ve Nur hizmetinde azimkârane mektublarında arzu ettikleri tarzda has şakirdler dairesinde kabul olmuşlar. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin, âmin!.." (Emirdağ Lahikası-I, 198. Mektup)
- Ankara Nur talebelerinden; Abdunnur
"Bizler de mübarek ellerinizden öper, dualarınızı bekleriz.
Ankara Nurcuları namına; Abdullah, Sungur, Osman, Ceylan, Salih, Abdunnur, Ahmet Atak, Mehmet." (Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat, 3/1858)
- Isparta'da Şükrü Efendinin kardeşi olan Nuri Efendi
"...Şükrü Efendi hem kendi köşkünü, hem merhum kardeşi Nuri Efendi'nin köşkünü Risale-i Nur'un ders ve te'lifine verdiği bir zamanda..." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Risale-i Nur'dan Parlak Fıkralar...)
- Isparta'ın Yenice Mahallesinden Nuri Efendi
Isparta'nın Yenice Mahallesinden ve kardeşlerimizden Nuri tarafından merhum mumaileyh Ahmed Efendi'den "Pederiniz, benim evlâdımdan birisi o müceddidle mükâleme ve musafahada olacaktır demiş, nasıldır?" diye sorulmuş. (bk. age., Yirmi Yedinci Mektup'tan Mühim Parçalar)
- Ahmet Feyzi Kul Ağabeyin oğlu Nuri Kul
- Mehmet Nuri Güleç (Mehmet fırıncı)
- Demokrat Partiden Nuriler...
Demokratlar azâlarından Nur talebeleri:
Mustafa, Nuri, Nuri, Hamza, Süleyman, Hasan, Seyda, Receb, İbrahim, Faruk, Muzaffer, Tahir, Sadık, Mehmed (Emirdağ Lahikası-II, 128)
Van'ın kadim talebelerinden; Muhammed Nuri Güleşer.
Adana'nın kadim Nur talebelerinden; Nuri Karakaya.
Dr. Münir Derman.
Afyonlu Nureddin Can.
Hafız Sabri Ağabeyin oğlu; Nureddin (Yaşar)
Ceylan Ağabeyin kızı; Nuran Çalışkan.
Said Gecegezen Ağabeyimizin merhume eşi Nuran Hanım.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Risale-i Nur naşiri olarak vazifelendirdiği en yakın talebelerinden Mehmed Said Özdemir’in ikinci annesi; Münire Özdemir.
- Ve daha tanımadığımız veya dünyaya sonradan gelecek olan Nur ismini veya sıfatını taşıyanlar olur ve olacaktır. Allah hepsinden razı olsun...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü