"Cehennem fabrikası, sair vazifeleri içinde, âlem-i vücud kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor..." Ne demektir? "Kapısı açılmayan mesele" sonradan izah edilmiş mi?
Değerli Kardeşimiz;
"Cehennem fabrikası, sair vazifeleri içinde, âlem-i vücut kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor."
"Alem-i adem"den maksat küfür, şirk, nifak, dalalet, yalan, fısk, şer vesaire gibi şeylerdir ki, bunların hepsi cezayı gerektiren manevî pislikler oluyor. Bu gibi manevî pisliklerin temizlenmesi ya da cezalandırılması, ancak cehennem gibi dehşetli bir ateş yurdu ile mümkündür.
Mesela, küfür ve nifak büyük bir zulüm ve pisliktir; bunun yegâne temizleyicisi de ebedî cehennemdir. Çünkü büyük zulüm olan küfür, ebedî cehennemi iktiza ediyor.
Kâinat, aslı itibari ile Allah’ın isim ve sıfatlarının talim edildiği çok temiz saray ve ulvî bir mekteptir. Lakin imtihanın bir icabı olarak; hayır ile şer, çirkin ile güzel, iman ile küfür, temiz ile habaset beraber ve girift bir şekilde bulunuyor.
İnsanlar kendi tercihini, hür iradeleri ile kuvve halinde olan bu şerleri, çirkinlikleri ve necis şeyleri fiiliyata döküp uygulamaya geçiriyorlar ve kâinat sarayını kirletiyorlar. Hatta hakikatte olmayan yokluk tasavvurunu küfürleri ile varmış gibi ortaya koyarak, vücut âlemleri içinde hayalî yokluk âlemleri icat ediyorlar. Kâfir adedince âdeta yokluk âlemleri meydana geliyor.
Cennet nasıl kâinatın hayır, güzel ve nezih şeylerinin depolandığı bir mahzen ise; cehennem de bütün şerlerin, çirkinliklerin ve necis şeylerin depolandığı bir mahzendir. Cennet iyiliğe bir mükâfat iken, cehennem de kötülüğe ve hayalî yokluk tasavvurlarına elim bir azaptır. Yani cehennem kâinata bulaştırılmak istenen küfür pisliklerini şiddetli ve dehşetli ateşi ile yakıp, onlara varlığın acı ve azaplı tarafını ihsas ettiriyor.
"Bu dehşetli meselenin şimdilik kapısını açmayacağız; inşâallah sonra izah edilecek."
Buranın izahı diye hususi bir bahis yok ama alakalı birçok izah mevcut. Biz misal olarak birisini takdim edelim:
"Cehenneme dair beyanat-ı Kur'âniye o kadar vâzıh ve zâhirdir ki, başka izahata ihtiyaç bırakmamış. Yalnız bir iki zayıf şüpheyi izale edecek iki üç nükteyi, tafsilini Risale-i Nur'a havale edip gayet kısa bir hülâsasını beyan edeceğiz."
"Birinci Nükte"
"Cehennem fikri, geçmiş iman meyvelerinin lezzetlerini korkusuyla kaçırmıyor. Çünkü, hadsiz rahmet-i Rabbâniye, o korkan adama der: 'Bana gel, tövbe kapısıyla gir. Tâ cehennemin vücudu değil korkutmak, belki sana cennetin lezzetlerini tam bildirsin ve senin ve hukuklarına tecavüz edilen hadsiz mahlûkatın intikamlarını alsın, sizi keyiflendirsin.'"
"'Eğer sen dalâlette boğulup çıkamıyorsan, yine cehennemin vücudu bin derece idam-ı ebedîden hayırlıdır ve kâfirlere de bir nevi merhamettir. Çünkü insan, hattâ yavrulu hayvanat dahi, akrabasının ve evlâdının ve ahbabının lezzetleriyle ve saadetleriyle lezzetlenir, bir cihette mes'ut olur. Şu halde, sen ey mülhid, dalâletin itibariyle ya idam-ı ebedî ile ademe düşeceksin veya cehenneme gireceksin. Şerr-i mahz olan adem ise, senin bütün sevdiklerin ve saadetleriyle memnun ve bir derece mes'ut olduğun umum akraba ve asıl ve neslin, seninle beraber idam olmasından, binler derece cehennemden ziyade senin ruhunu ve kalbini ve mahiyet-i insaniyeni yandırır. Çünkü cehennem olmazsa cennet de olmaz. Her şey senin küfrünle ademe düşer. Eğer sen cehenneme girsen, vücut dairesinde kalsan, senin sevdiklerin ve akrabaların ya cennette mes'ut veya vücut dairelerinde bir cihette merhametlere mazhar olurlar. Demek, herhalde cehennemin vücûduna taraftar olmak sana lâzımdır. Cehennem aleyhinde bulunmak ademe taraftar olmaktır ki, hadsiz dostlarının saadetlerinin hiç olmasına taraftarlıktır.'"
"Evet, cehennem ise, hayr-ı mahz olan daire-i vücudun Hâkim-i Zülcelâlinin hakîmâne ve âdilâne bir hapishane vazifesini gören dehşetli ve celâlli bir mevcut ülkesidir. Hapishane vazifesini de görmekle beraber, başka pek çok vazifeleri var. Ve pek çok hikmetleri ve âlem-i bekaya ait hizmetleri var. Ve zebâni gibi pek çok zîhayatın celâldarâne meskenleridir."
"İkinci Nükte"
"Cehennemin vücudu ve şiddetli azabı, hadsiz rahmete ve hakiki adalete ve israfsız, mizanlı hikmete zıddiyeti yoktur. Belki rahmet ve adalet ve hikmet, onun vücudunu isterler. Çünkü, nasıl bin mâsumların hukukunu çiğneyen bir zâlimi cezalandırmak ve yüz mazlum hayvanları parçalayan bir canavarı öldürmek, adalet içinde mazlumlara bin rahmettir. Ve o zâlimi affetmek ve canavarı serbest bırakmak, bir tek yolsuz merhamete mukabil, yüzer biçarelere yüzer merhametsizliktir. Aynen öyle de cehennem hapsine girenlerden olan kâfir-i mutlak, küfrüyle hem esmâ-i İlâhiyenin hukukuna inkâr ile tecavüz, hem o esmâya şehadet eden mevcudatın şehadetlerini tekzip ile hukuklarına tecavüz ve mahlûkatın o esmâya karşı tesbihkârâne yüksek vazifelerini inkâr etmekle hukuklarına tecavüz ve kâinatın gaye-i hilkati ve bir sebeb-i vücudu ve bekası olan tezâhür-ü rububiyet-i İlâhiyeye karşı ubûdiyetlerle mukabelelerini ve aynadarlıklarını tekzip ile hukukuna bir nevi tecavüz ettiği haysiyetiyle öyle azîm bir cinayet, bir zulümdür ki, affa kabiliyeti kalmaz…"(1)
(1) bk. Şualar, On Birinci Şua, Sekizinci Meselenin Bir Hülasası.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Adem yani yokluk alemleri, ebediyyen cehennemde yanmaya mahkumdur çünkü ademin, vücüdda karşılığı yok. İmtihanda verdiğimiz yanlış bir cevabın, her zaman yanlışlar aleminin içinde kalması gibi. Ancak yanlış cevabı işaretleyen öğrenci, onun yanlış olduğunun farkına varınca veya ahirette bu kendisine bildirilince, onun neden yanlış olduğunu anlar ve doğrusunu tasdik eder. Bu işlemden sonra, o öğrenci hakikatı öğrenmiş olur. Yanlışı arkasında bırakarak, hakikate yüzünü çevirir. Aynen onun gibi, dünyada işlemiş olduğu günahların ademi karşılıklarını ahirette görüp ve akabinde onları cehennemde yanmaya bırakan kişi, vücud alemine doğru yüzünü çevirir ve baki vücudun mahalli olan cennete dahil olur. (Bknz Meryem Suresi 71. Ayet) Demek, ebediyyen yanan, ademi alemlerdir, insanın kendisi değil. Ebediyyen cehennemde olan küfürdür; kafirin durumu ile karıştırmamak lazım. (Üstadın, Hristiyan birisi ile arkadaş olmayın diye ayet olduğu halde, biz onlarla nasıl nikahlanabiliriz? sorusuna verdiği cevabı hatırlayın. Hristiyan birisi ile evlenilir ancak Hrıstiyanlık fikri ile arkadaş olunmaz. Zira bir Hrıstiyanın her sözü ve fikri batıl olmayabilir.) Bu yazının başlığındaki soruda geçen “O dehşetli Cehennem fabrikası.... âlem-i vücud kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor.” 'den kasıt budur. Adem pisliğinden kurtulan vücud, cennette beka bulur. Selam ve saygılarımla.
71: Ey insanlar! Sizden cehenneme uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür. 72: Şu kadar var ki biz, kalpleri Allah saygısıyla dolu olup O'na karşı gelmekten sakınanları cehenneme düşmekten kurtaracak, zâlimleri ise cehennemin içinde diz üstü çökmüş halde bırakacağız.
Mü’min, kâfir herkes cehennemin yanına varacak ve onu görecektir. Bu ya hesap için cehennemin kenarında toplandıkları zaman olacak veya cehennemin üzerine konulmuş sırat köprüsünden geçerken olacaktır. Ancak Yüce Rabbimiz, dünyada küfür, şirk ve diğer günahlardan temiz bir hayat yaşayan takvâ sahiplerini cehenneme düşmekten koruyacak; sırattan geçerken de ateşi onlara serin ve selâmet edecektir. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Kendilerine tarafımızdan ebedî mutluluk takdir edilmiş olanlara gelince, onlar cehennemden uzak tutulacaklardır. Onlar cehennemin hışırtısını bile duymayacak; cennette canlarının çektiği nimetler içinde ebedî kalacaklardır.” (Enbiyâ’ 21/101-102)
Buna karşılık imanın yerine küfrü, kulluğun yerine isyanı koyarak büyük bir haksızlık yapmış olan zâlimleri ise cehennemde diz üstü, yüzüstü çökmüş halde bırakacaktır.
Bektaşi gibi ayetin siyak sibakını dikkate almazsak böyle yanlış ve batıl fikirlere kapılabiliriz. Yüzlerce ayette kafirlerin ebedi cehennemde kalacağı ifade edilirken bu ayetlerin muhkem manasını incitecek yorumlara sapmak dalalet olur.
Küfür bir sıfattır kafirde o sıfatın sahibidir sahibi olmayan bir sıfatın cehennemde cezalandırılması akıl ve mantık açısından komik ve abestir. Mesela birisi cinayet işler müebbet hapis cezası alır on yıl sonra katili salın katilliği müebbete devam etsin denirse maktülün ve yakınlarının hukuku ile dalga geçilmiş olur. Böyle safsata yorumlarla imanımızı zedelemeyelim kafirler de küfürde ebedi cehennemdedir.
Sayın editör
Adem pisliklerinden tamamen temizlenmek mümkün mü?Bu pisliklerden temizlenenlerin durumu ne olacak? Sorusuna risalede geçen ve tevile bile ihtiyaç görülmeyen kesin şu hükme"Cehennem fabrikası, sair vazifeleri içinde, âlem-i vücut kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor." rağmen, siz aşağıdaki verdiğiniz cevapla, tam tersi bir hüküm vermişsiniz.
"Küfür cinayeti zamanla bitecek bir suç olmadığı için onların temizlenmesi mümkün değildir. Şayet temizlenme mümkün olsa o zaman ebedi cezanın bir mantığı olmaz." Demişsiniz.
Oysa, Ahiret alemindeki insanlar ister cennete, ister cehennemde olsun herkes artık Allla'ha inanmış olacak. Yani orada inançsızlık diye bir şey yok. Berzahı, sıratı, haşri görmüş ve Allah'a hesap veren insan için, artık ne Allah'ı ne ahireti ne melekleri inkar diye bir şey söz konusu değil. Cehennem ehli aman yarabi, aman yarabbi derken, cennet ehli çok şükür yarabbi, çok şükür yarabbi diyecekler. Yani cehennem diğer pisliklerin yanı sıra pisliğin en büyüğü olan, Uluhuyeti inkar pisliğinide temizleyecek.
Siz " Şayet temizlenme mümkün olsa o zaman ebedi cezanın bir mantığı olmaz." Diyorsunuz ya, Ahiret alemi imtihan meydanı değilki, o kafir ebedi cezayı dünyadaki inkarının karşılığı olarak hak etmişti. Mesela öğrenci sınava tabi tutuluyor. Sınav sonunda hoca doğru cevapları veriyor. Öğrenci yanlışını görüyor ama bu görme onun notunu yükseltmiyor. Yine hak ettiği notu alıyor. Aynen bunun gibi, cehennemde bütün küfür pisliklerini temizliyor ama, kafir imtihan meydanındaki verdiği cevaptan dolayı ebedi azapta kalmayı hak etmiş oluyor.