"Cenâb-ı Hakk'a iman eden, elbette ona itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakimi ve en kısası, bilaşüphe, Habibullah'ın gösterdiği ve takip ettiği yoldur." İzah eder misiniz?

Değerli Kardeşimiz;

"Cenâb-ı Hakk'a iman eden, elbette ona itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakimi ve en kısası, bilaşüphe, Habibullah'ın gösterdiği ve takip ettiği yoldur." (Lem'alar, On Birinci Lem'a)

İman ve itaat arasında zorunlu bir bağ ve ilişki bulunuyor. İman varsa itaat de vardır demek. Bu durum, sağlam ve kâmil bir imanın göstergesi oluyor. Hem iman edip hem itaat etmemek ya imanın gerçek olmadığına işaret eder ya da imanın kâmil ve sağlam olmadığına işaret eder.

"İman ettik, onun gereği olan itaate hazırız, ama neye ve kime itaat edeceğiz?" sorusu beliriyor. Bu sorunun en mükemmel cevabı, itaat yolları içinde en makbulü ve en doğrusu ve en kısası, şüphesiz Habibullah'ın (asm) gösterdiği ve takip ettiği yoldur, yani sünnet-i seniyyedir.

Evet, sünnet-i seniyye Allah’ın razı olduğu, onayladığı ve takdir ve tahsin ettiği bir yoldur ve hiçbir başka yol bu yolla kıyaslanıp rekabet edemez. Yani birisinin çıkıp "Ben Allah’ın rızasını kazanma noktasında sünnetten daha kısa, daha makbul ve daha faziletli bir yol buldum." diyemez.

“İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resulullah’ta güzel bir örneklik vardır.” (Ahzab, 33/21)

Allah’a iman edip onun rızasını istemek ve ahirette lütfedeceği emsalsiz nimetlere mazhar olmak her müminin arzusu ve hayalidir. İşte böyle bir makam uman ve daima Allah sevgisiyle yaşamak isteyen insanlar için eşi bulunmaz örnek, onun sevgili kulu, elçisi, rahmeti, şahidi, müjdecisi, davetçisi, ışığı olan Muhammed Mustafa (asm)’dır yani onun sünnet-i seniyyesidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü