"Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine ve nehiylerine itaat ve inkıyadı tesis ve temin etmek için, Sâniin azametini zihinlerde tesbit etmeye ihtiyaç vardır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Kelime-i tevhîdi söyleyip Müslüman olan herkes, Allah’ın emir ve yasaklarını yapmakla mükelleftir. İman nasıl insanın ebedî saadetinin bir vesikası ise, ibadetler de aynı şekilde ebedî saadetin vesikası hükmündedir. İbadeti terk eden birisi zamanla imanı da terk etmeye gidebilir. Bu yüzden, imanımızı tahkim eden ve kalp ve gönüllerimize nakşedip kökleştiren ibadetleri aksatmamalıyız.
İbadet imanı muhafaza eden fanus gibidir. Lambanın fanusu çıktığı zaman içindeki ateş az bir rüzgârla söner. Aynen öyle de ibadet fanusunu hayatından çıkaran birisi de iman ateşini söndürmeyle karşı karşıya kalabilir. Bu sebeple ibadet, hayatımızın her anında çok elzemdir. İman ile ibadet siyam ikizleri gibidir, birisi birisinden ayrılmaz, ayrılmaya kalkılırsa her ikisi de ölür gider.
İbadet, iman ağacını pekiştirip kökleştiren hava, toprak ve su gibidir. Topraksız, havasız ve susuz bir ağaç kurursa, ibadetsiz bir iman ağacı da kurur.
Günde beş vakit kılınan namaz, iman ateşine atılan hayati beş odun gibidir. Senede tutulan bir ay oruç, imanın en büyük düşmanı olan nefsi körelten ve terbiye eden bir perhiz ve ilaç gibidir. Yine zekât ve hac ibadeti, Allah’ın inayet ve rahmetini celbeden, insanın imanını diri ve taze tutan, kalp ve ruhu perçinleyen ve yerleştiren alet ve edevatlar gibidir.
Ömründe hiç ibadet etmemiş birisinin imanı kalpten çıkma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Zira "insan inandığı gibi yaşamaz ise, yaşadığı gibi inanmaya başlar." İbadetsiz bir hayat geçiren kişinin, kabre imansız girme tehlikesi çok kuvvetlidir. İbadetsizlik içinde aynı zaman da isyan ve itaatsizlikte bulunuyor ki, bu da kalbi yaralayan, siyahlandıran hatta öldüren bir hastalıktır. Hastalık tedavi edilmez ise hayatı yok eder, ibadetsizlik de manevî bir hastalık olup imanı yok etmeye namzettir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar