Dokuzuncu Pencere'deki "ibadet" ve "ubudiyet" arasında bir fark var mıdır?
Değerli Kardeşimiz;
"Ubudiyet" kulluk demektir. "İbadet" insanın ubudiyet vazifesidir.
Ubudiyet devamlıdır, zira insan daima kuldur. İnsan namazını tamamlayıp kalktı mı o vakit için ibadet vazifesi bitmiş olur, ama ubudiyet devam eder. Namaz sonrası da konuşuyorsa doğru konuşacak, bakıyorsa harama nazar etmeyecek, dinliyorsa gereksiz ve zararlı şeyler dinlemekten sakınacaktır.
Ubudiyetin üç temel rüknü vardır: Acz, fakr ve naks (kusur). Nur Külliyatı’nda bu konu sıkça ve ehemmiyetle işlenir. Zira acz, fakr ve naksını bilen insan, Rabbinin kudretine istinad eder, ondan medet diler ve onun sonsuz kemalinin eşyadaki tezahürlerine hayran olur. Yani ubudiyet insanın acz, fakr ve naksının şuurunda olması ve hayatını bir kul olarak Rabbinin rızası dairesinde tanzim etmesidir.
Bir misal ile acz, fakr ve naks (kusur) mefhumlarından kısaca söz edelim. İnsanın göze muhtaç olması fakrdır, göz yapmaya güç yetiremeyişi aczdir; unutması, yorulması, uyuması, iradesinin cüz’î olması ise nakstır. Bu, zengin-fakir, amir-memur bütün insanlar için aynıdır. Her insan aynı derecede aciz, aynı nisbette fakir ve aynı ölçüde nakıstır. Yani insanın aczi de fakrı da naksı da sonsuzdur. İnsanların bazı konularda birbirlerinden üstün olmaları, bu üç sonsuzluk karşısında çok küçük ve ehemmiyetsiz kalır.
Not: Kusur, kasır olma, noksan olma demektir; naks ile aynı manaya gelir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü