"Dönmemek üzere adem, her şeyi abes eder, her şey israf olur." Dönmemek üzere ademi açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Dönmemek üzere adem” denilince daima yoklukta kalmak, artık varlık sahasına hiç dönmemek anlaşılır. Burada kastedilen, zahirî adem ile mutlak ademin mukayesesidir. Görünüşte yokluğa giden fakat hakikatte yok olmayan şeylere dikkatimiz çekilerek, insanın ölümünün de dönmemek üzere adem olamayacağı nazara verilmektedir. Nitekim aşağıdaki ifadeler bu manayı ders vermektedir:
"Belki, nasıl bir tohum zahiren ölüp çürüyor; fakat batınen bir sümbülün hayatına ve yoğurmasına, yani cüz’î tohumluk hayatından, külli sümbül hayatına geçiyor. Öyle de mevt dahi zahiren bir inhilal ve bir intifa göründüğü hâlde, hakikatte, insan için hayat-ı bakiyeye unvan ve mukaddime ve mebde oluyor."(1)
Burada tohumun zahiren ölüp çürümesi, “dönmemek üzere adem” değil, sümbül hayatını netice vermek için mevcut yapısından ayrılmasıdır.
İnsanın da cennette ebedî bir hayat geçirmesi için bu dünya hayatından ayrılması gerekmektedir. Bu ayrılış ebedî hayata “mukaddime ve mebde” olmaktadır.
Peygamber Efendimiz (asm.), insanın ebedî âleme göç etmesini, ana rahminden ayrılıp dünyaya gelmesine benzetir. Ana rahminden ayrılan bir bebek adayı, artık o âlemde yoktur, ama bu ayrılış onun çok daha geniş ve güzel bir âleme geçmesine “mukaddime ve mebde” olmuştur.
Eğer dünyadan ayrılış ebedî olsaydı, o zaman “her şey abes ve israf” olurdu. “Hilkatte abes ve israf” olmadığına göre, bu ayrılış da ademe gitme değil, daha güzel ve mükemmel bir âleme göç etmedir.
1) Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü