"Eğer bir kelâmın -fakat tabiattan çıkmış bir kelâmın- üslûbunda im'ân-ı nazar edersen, kendi san'atı içinde işleyen mütekellimi o ayna-misal üslûbun içinde göreceksin." cümlesini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Eğer bir kelâmın -fakat tabiattan çıkmış bir kelâmın- üslûbunda im'ân-ı nazar edersen, kendi san'atı içinde işleyen mütekellimi o ayna-misal üslûbun içinde göreceksin. Hattâ nefsini nefesinden ve sesinden, mahiyetini nefsinden (üfürmesinden) tevehhüm; ve mizaç ve san'atını kelâmıyla mümteziç tahayyül etsen, Hayaliyyun mezhebinde muâteb olmuyorsun."(1)
Bu paragrafın ile ilgili şunlar söylenebilir:
Sözler ve kelimeler doğal olmak kaydı ile insanın ruh hâlini ya da kalbi derinliğini yansıtır. Yani insanın içindeki gerçeklik kelimelere binerek dışarı çıkarlar. Öyle ki insanın kendi ile kelamını mezcetmek, yani insanı kelamı ile ölçüp biçmek ve ona göre bir kıymet vermek, hayali çok güzel kullanan edebiyat ve şiirde normal karşılanıyor.
Kelam ola ki insanı göklere çıkarır, kelam var ki insanı yerin dibine batırır. Demek insanın şahsiyeti ile kelamı arasında böyle sıkı bir temsiliyet ilişkisi hükmediyor.
Kur’an nazmının mucize şeklinde tertip edilmesi biraz da bu noktadan dolayıdır. Kelam, kelamı sarf edene baktığı için mucizevi düşmüş.
Cümle ve kelimelerin üslup ve kalıbı, cümle ve kelimelerin sahibi hakkında ciddi malumat verir. Yani onun konulara olan vukufiyeti ve bu konuları cümlelere aktarımı ve aktarırken kullanmış olduğu üslup ve kalıp, kişinin mahiyetini muhataba bildirir. Onun mizaç ve karakteri, yazılarına ve yazılarındaki üslubuna yansır.
Üstad Hazretleri bahsi geçen yerin devamında, şu güzel misal ile meseleyi akla yaklaştırıyor, şöyle ki:
"Kelâm-ı beliğ, ilim denilen çömleklerde pişirilen ve hikmet denilen büyük küplerde duran ve fehim denilen süzgeçle süzülen âb-ı hayat gibi bir mânâyı, zürefa denilen sâkiler döndürüp efkâr içer; esrarda temeşşî etmekle hissiyatı ihtizaza getiren kelâmdır."(2)
Bu kelamda kelam sahibinin nasıl bir mizaç ve meslekte olduğunu anlıyoruz. Aynı şekilde Kur’an da Allah’ın kelamı olması hasebi ile ayet ve surelerde i’caz damgası ve harikulade beyan gücü vardır. Zira kelam, kelamı söyleyenin kapasitesinden süzülüp gelir.
Dipnotlar:
İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (27. Bölüm).
(1) bk. Muhakemat, İkinci Makale (Unsuru'l-Belâgat), Üçüncü Mesele.
(2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü