Eğer bir şeyi gönülden istiyorsak ve isteğimiz de bir türlü gerçekleşmiyorsa, ne yapmamız lazım? Risalelerden misal verebilir misiniz?

Eğer bir şeyi gönülden istiyorsak ve isteğimiz de bir türlü gerçekleşmiyorsa, ne yapmamız lazım? Risalelerden misal verebilir misiniz?
Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Biz istediğimiz şeyin hakkımızda hayır mı şer mi olduğunu bilemeyiz. Duamızın aynen kabul edilmesi Cenab-ı Hakk’ın hikmetine tabidir.

Bir de istediğimiz şey, Üstadımızın ifadesiyle, “Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünkü bazı şerait dâhilinde dua makbul olur. Şerait-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir.”(1)

Muhtaç olmamak için çalışmak, hasta olunca ilaç kullanmak tevekkülün lazımıdır. Ders çalışmadan imtihanı kazanmak, ağaç dikmeden meyve almak mümkün değildir.

İkinci olarak; sebeplere tam riayet ettiğimiz, sünnetullah kanunlarına uyduğumuz halde, arzumuza nail olamayabiliriz. Bu da Allah’ın takdiridir. Onda ne gibi hikmetler olduğunu bilemeyiz. Bize düşen dua ve niyaza devam etmektir.

Üstad Hazretleri bu meseleyi şu şekilde izah ediyor:

"Eğer desen: 'Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki, ayet umumidir; her duâya cevap var.' ifade ediyor."

"Elcevap: Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek Cenab-ı Hakk'ın hikmetine tabidir."

"Mesela, hasta bir çocuk çağırır: 'Yâ hekim, bana bak.' Hekim 'Lebbeyk,' der. 'Ne istersin?' Cevap verir. Çocuk 'Şu ilacı ver bana.' der. Hekim ise, ya aynen istediğini verir yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez."

"İşte, Cenab-ı Hak Hakîm-i Mutlak, hazır, nazır olduğu için, abdin duâsına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat, insanın hevaperestane ve heveskârane tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbaniyenin iktizasıyla, ya matlubunu veya daha evlasını verir veya hiç vermez."

"Hem, dua bir ubudiyettir; ubudiyet ise, semerâtı uhreviyedir. Dünyevi maksadlar ise, o nevi dua ve ibadetin vakitleridir; o maksadlar, gayeleri değil. Mesela, yağmur namazı ve duası bir ibâdettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir; yoksa, o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyet ile olsa, o dua, o ibâdet hâlis olmadığından, kabule lâyık olmaz."(2)

Dipnotlar:

1) bk. Mektubat, Yirmi Üçüncü Mektup.

2) bk. Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, Beşinci Nokta.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 36.389
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

herhanGibİri1930

Hocam ben tam anlamadım yazdıklarınızdan soruma daha net bir şekilde cevap veremezmisiniz? 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...