"Eğer Hâlik-ı Rahmân onların dizginini çekmeseydi, bu mızraklı tâifeler, pireler gibi insanlara hücum etseydiler, Nemrud’u öldürdükleri gibi, nev-i insanı da hırpalayacak idiler." izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"HAŞİYE : Evet, sineğin küçücük bir tâifesini baharın âhirinde, badem ve zerdali ağaçlarının dallarında, siyah bir kütle halinde halk olunup, dala yapışık olup kalırlar. Mütemâdiyen, pislik yerine damlacıklar onlardan akıyor. O katreler bal gibi, sâir sinekler etrafına toplanırlar, emerler. Diğer bir başka tâifesi de nebâtâtın çiçeklerinin ve incir gibi bir kısım ağaçların telkîhinde istihdâm olunuyorlar. Sinek tâifelerinden yıldızlı, mumlu, ışıklı olan yıldız böceğin şâyân-ı temâşâ olduğu gibi, sinek tâifelerinden yaldızlı, altın gibi parlak kısmı da şâyân-ı dikkattir."
"Mızraklı sinekle, eşkıyaları hükmünde olan yabanî arıları da unutmamalıyız. Eğer Hâlik-ı Rahmân onların dizginini çekmeseydi, bu mızraklı tâifeler, pireler gibi insanlara hücum etseydiler, Nemrud’u öldürdükleri gibi, nev-i insanı da hırpalayacak idiler; وَاِنْ يَسْلُبْهُمُ الذُّبَابُ شَيْئًا لاَ يَسْتَنْقِذُوهُ âyetinin mânâ-yı işârîsini tefsir ederdi. İşte, bunlar gibi yüz namdar hâsiyetli tâifeleri bulunan sinek cinsinin büyük bir ehemmiyeti vardır ki, mezkûr azîm âyet onu mevzu yapmış; يَآ اَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ (ilâ âhir) demiş."(1)
“Mızraklı sinekler” zehirli iğne ve hortumları olan sivrisinekler ve sineklerin bir taifesi olan arılardır ki, insanları sokuyor ve öldürüyorlar.
Mevzubahis olan âyetin meali:
“Ey insanlar, size bir misal getirildi. Şimdi onu dinleyin: Sizin Allah’ı bırakıp da taptıklarınızın hepsi bir araya gelse de aslâ bir sinek bile yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapacak olsa, onu da geri alamazlar. İsteyen de âciz, istenen de...”(Hac, 22/73)
Bazı ahmaklar Allah’ın sineklerden bahsetmesini ve onları bir temsil olarak takdim etmesini, Allah’ın azamet ve şanına sığıştıramadıkları için, âyetin belagatini tenkit ediyorlar. "Şanı yüce Allah böyle basit ve hakir sineklerden neden bahsediyor?.." diye akıllarınca âyette eksiklik görüyorlar.
Bu hususta Yunus Emre (ks) ne güzel demiş:
"Bir sineğin kanadını kırk kağnıya yüklettim / Kırkı da çekemedi, kaldı şöyle yazılı."
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Sekizinci Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü