"Ehli hidayete dahi gaflet basıyor, hakiki lezzetini tam takdir edemiyor." Gafletin nedenleri neler olabilir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"... Fakat, bu fırtınalı zamanın hissi iptal eden ve beşerin nazarını âfâka dağıtan ve boğan cereyanlar, iptal-i his nev’inden bir sersemlik vermiş ki, ehl-i dalâlet mânevî azabını muvakkaten tam hissedemiyor; ehl-i hidâyete dahi gaflet basıyor, hakikî lezzetini tam takdir edemiyor."(1)

"Gaflet", Allah’ı unutup, ondan habersiz yaşamak demektir. Böyle bir gafleti dağıtıp, huzuru elde etmenin yolu, tahkiki imanı elde etmektir. Bu zamanda tahkiki iman derslerini Risale-i Nurlar veriyor. İnşallah Risale-i Nurlarla çokça meşgul olup gereğini yaparsak, ve cemaatle birlikte olursak gafletten uyanmamıza yardımcı olacaktır.

Gafleti netice veren sebepler çoktur. Başta günahlar ve isyanlar olmak üzere ibadetlerdeki eksiklikler, takvaya dikkat edilmemesi, imanı kuvvetlendirici derslere önem vermemek, dünyevi meşguliyetlerin kalp ve ruhumuzu boğması, kötü çevre ve kötü arkadaşlar, yani çevremizin ve arkadaşlarımızın Allah’ı bize hatırlatmak şöyle dursun, Allah’ı bize unutturması gibi sebepler gafleti netice veriyor denilebilir.

Bu sebeplerin tahribatlarını tadil etmek için; imani derslere, ibadet ve takvaya dikkat etmek gerekiyor. Kötü arkadaş ve çevrelerden uzak durmalı, mümkün mertebe dünyanın boş ve boğucu meşguliyetlerinden kendimizi alıkoymalıyız.

(1) bk. Şualar, On Beşinci Şua.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.046
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

ilyas26125

İ'lem Eyyühel-Aziz! Gafil olan insan, kendi vazifesini terkeder, Allah'ın vazifesiyle meşgul olur. Evet insan, gafletten dolayı iktidarı dâhilinde kolay olan ubudiyet vazifesinin terkiyle, zaîf kalbiyle rububiyet vazife-i sakîlesinin altına girer, altında ezilir. Ve aynı zamanda bütün istirahatını kaybetmekle âsi, şakî, hâin adamların partisine dâhil olur.

Evet insan bir askerdir. Askerlik vazifesi başka, hükûmetin vazifesi başkadır. Askerlik vazifesi talim, cihad gibi din ve vatanı koruyacak işlerdir. Hükûmetin vazifesi ise, erzakını, libasını, silâhını vermektir. Binaenaleyh erzakını temin için askerliğe ait vazifesini terk edip ticaretle -meselâ- iştigal eden bir asker, şakî ve hâin olur. Bu itibarla insanın Allah'a karşı ubudiyet, vazifesidir. Terk-i kebair takvasıdır. Nefis ve şeytanla uğraşması, cihadıdır.

Amma gerek nefsine, gerek evlâd ve taallukatına hayat malzemesini tedarik etmek Allah'ın vazifesidir. Evet madem hayatı veren odur. O hayatı koruyacak levazımatı da o verecektir. Yalnız, hükûmetin asker için ofislerde cem'ettiği erzakı askerlere taşıttırdığı, temizlettirdiği, öğüttürdüğü, pişirttirdiği gibi, Cenab-ı Hak da hayat için lâzım olan levazımatı küre-i arz ofisinde yaratıp cem'ettikten sonra, o erzakın toplanmasını ve sair ahvalini insana yaptırır ki, insana bir meşguliyet, bir eğlence olsun ve atalet, betalet azabından kurtulsun.

Ey insan! Rahm-ı maderde iken, tıfl iken, ihtiyar ve iktidardan mahrum bir vaziyette iken, seni pek leziz rızıklar ile besleyen Allah, sen hayatta kaldıkça o rızkı verecektir. Baksana! Her bahar mevsiminde sath-ı arzda yaratılan enva'-ı erzakı kim yaratıyor ve kimler için yaratıyor? Senin ağzına getirip sokacak değil ya! Yahu, eğlencelere, bahçelere gidip dallarda sallanan o güleç yüzlü leziz meyveleri koparıp yemek zahmet midir? Allah insaf versin! Hülâsa: Allah'ı ittiham etmekle işini terk edip Allah'ın işine karışma ki nankör âsiler defterine kaydolmayasın

Mesnevi-i Nuriye ( 224 - 225 )

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...