"En müthiş maraz ve musibetimiz, cerbeze ve gurura istinad eden tenkittir. Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçler. Eğer gurur istihdam etse, tahrip eder, parçalar." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"En müthiş maraz ve musibetimiz, cerbeze ve gurura istinad eden tenkittir. Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçler. Eğer gurur istihdam etse, tahrip eder, parçalar. O müthişin en müthişidir ki, akaid-i imaniyeye ve mesail-i diniyeye girse! Zira iman hem tasdik, hem iz’an, hem iltizam, hem teslim, hem mânevî timsaldir. Şu tenkit, imtisali, iltizamı, iz’anı kırar. Tasdikte de bitaraf kalır..."(1)

Burada "rendeçlemek" tabiri, bir şey üstündeki pürüzleri, çıkıntıları törpüleyip orayı parlak hale sokmak anlamında kullanılmıştır. Mesela bir tahta yüzeyindeki pürüzleri ve çıkıntıları rendeçleyip (rendeleyip), yani törpüleyip güzel ve parlak bir masa yapmak gibi. İşte tenkit mesleği de hakikatlerin üzerindeki şüphe ve yanlış manaları bertaraf edip hakikatin bütün güzelliği ve cazibesini açığa çıkarma işlemidir ve bu maksat ile yapılmalıdır.

Mesela hadis eleştirmenleri, hadis içine girmiş bir takım hurafe ve israiliyatların temizlenmesi için böyle bir tenkit mekanizması oluşturmuşlardır. Bir nevi marangozun tahta üzerindeki pürüzleri ve lekeleri rendelemek ile gidermesi gibi, hadis münekkitleri de hadis üzerine hariçten yapışmış ve bulaşmış şüphe ve hurafe pürüzlerini tenkitleri ile rendeliyor ve hadisi asliyetine kavuşturuyor.

Tenkit, cerbeze ve gurur niyeti ile yapılırsa tamir değil, tahrip hükmünde işler. Yani her hususta insaf ve iyi niyet ile tenkit daima faydalı ve güzel olur, hakikatlerin anlaşılmasında ve bütün haşmeti ile izharında güzel bir araçtır.

Arka planında gurur ve kibir olan tenkit; kalpteki imana zarar verir. İmana dair konulara gurur kaynaklı tenkit ile yaklaşmak, imanın esasını ve sağlamlığını zedeler, en nihayetinde de tasdik etme konusunda tereddüt yaşamaya başlar, yani bitaraf kalır. Oysa iman leke ve şüphe götürmeyen bir tasdik ister. Menfi tenkitten gelen tarafsızlık hali, imandaki tasdik ilkesi ile bağdaşmaz. Çünkü iman şeksiz tasdik ile hasıl olan bir nurdur.

(1) bk. Hutbe-i Şamiye, İkinci Zeylin İkinci Kısmı.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 6.510
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Nurun fedaisi
Âhirzaman Üstadı Bediüzzaman Hazretleri’nin şu sözüne "Tenkidi eğer insaf işletirse, hakikati rendeçler." bir şerh mâhiyetinde aklıma Cahit Zarifoğlu'nun Mektuplar adlı kitabında şu tabirler geçiyor: "Eleştiri sahiplerini arayan bomboş bir meydan." (s.74) Yani benim anladığım "rendeçlemek" tabiri, bir şey üstündeki pürüzleri, çıkıntıları törpüleyip orayı parlak hale sokmak anlamında kullanıldığına göre insaflı kimseler için tenkid yani eleştiri bomboş bir meydandır. Bu bomboş meydanı "insaf işletirse, hakikati rendeçle"nir. Yoksa "Eğer gurur istihdam etse, tahrip eder, parçalar." tabirine mâsadak olunur ve insafın tersi insafsızlık baş gösterir. Bu nedenlere mebnî eleştirmen veya münekkid insaf dairesinde bulunmalıdır. Bu arada eleştiri yalnızca olumsuz değildir. Olumlu eleştiriler de vardır. Meselâ örnek vermek gerekirse Risale-i Nur eserlerinin ilk eleştirmeni Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil Ağabey'dır. Nurları hakkı ile takdir ve istihsan etmiştir. Bu bomboş meydanı Risale-i Nur cihetinde ilk olarak Saff-ı Evvel Ağabeyler doldurmuştur. Benim şahsî kanaatim bu.. "Şahsî kanaate itiraz edilmez." Selam ve dua ile..
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...