Esma-i hüsnanın iktiza ettikleri ahkamları ve o ahkamın tenasübünü açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Esma-i hüsna, “en güzel isimler” demektir. Bununla Allah’ın isim ve unvanları kastedilir.
Âlemin yaratıcısı, bir “mevcud-u meçhuldür.”(1) Gündüz vakti her yeri ışığıyla dolduran ve aynalarda parıltıları görülen Güneşi, o ışıkla ve aynalardaki tecellileriyle tanımaya çalışmamız misali, o “Ezel Güneşini”, varlık aynalarındaki tecellileriyle bir derece tanıyabilmekteyiz. Ayrıca, O’nu kendisini Kur’an'da bildirdiği gibi bilebilmekteyiz. Yüce Allah Kur’an'da kendisini esma-i hüsna ile tanıtır. Bu isimler, “Onun kemalatının unvanlarıdır.”(2)
Kur‘an-ı Kerîm’i okuduğumuzda, başından sonuna kadar Allah’ın isimleriyle dolu olduğunu görürüz. Kur'an'da;
“En güzel isimler Allah’ındır. O halde ona onlarla dua edin.” (A’raf, 7/180.)
buyurulur. Esma-i hüsna, Kur'anda birbiriyle muvafık, birbirini tamamlayacak ve teyit edecek bir şekilde yer almıştır. Misal olarak hırsızlık suçunun cezasıyla alakalı şu âyetlere bakabiliriz:
“Yaptıklarına bir ceza ve Allah’tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere, hırsız erkek ve hırsız kadının ellerini kesin. Allah, Azîz-Hakîm’dir.”
“Her kim zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse, şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder. Çünkü Allah, Ğafur-Rahîm’dir.” (Maide, 5/38-39.)
Meşhur lügat âlimi Esmaî, bu ayetlerle alakalı bir hatırasını şöyle anlatır:
Bir gün, "hırsız erkek ve hırsız kadının ellerini kesin..." (Maide, 5/38) ayetini okuyordum. Yanımda bir bedevi vardı. Ayetin sonunu, hataen "Allah Ğafûr-Rahîm'dir." şeklinde bitirdim.
Bedevi dedi: Bu kimin kelâmı?
Dedim: Allah'ın kelâmı.
Dedi: Bu Allah'ın kelâmı değil. Tekrar oku!
Doğrusu aklıma geldi. "Allah Aziz -Hakîm'dir." şeklinde okudum.
Dedi: İşte bu Allah'ın kelâmı.
Kendisine sordum: Kur'an'ın hâfızı mısın?
Dedi: Hayır.
Dedim: Öyleyse hata ettiğimi nereden anladın?
Dedi: Allah Azîz'dir, hükmeder ve eli keser. Şayet bağışlasa, merhamet etse, elin kesilmesine hükmetmezdi. (bk. Sabûnî I, 342.)
Bir de şu inceliğe bakalım:
Hz. İbrahim (as), bir duasında şöyle der:
“Ya Rabbi, beni ve evlatlarımı putlara tapmaktan koru. Ya Rabbi, o putlar pek çok insanı yoldan çıkardı. Artık kim bana tabi olursa, o bendendir. Kim de bana isyan ederse, Ya Rabbi şüphe yok ki sen Ğafur-Rahîm’sin.” (İbrahim, 14/36.)
Hz. İsa (as) ise, mahşerde tevhidden teslise sapan kendi ümmeti hakkında şöyle der:
“…Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen Azîz-Hakîm’sin.” (Maide, 5/118.)
Hz. İbrahim (as), duasının sonunu Ğafur-Rahîm isimleriyle bitirdiği gibi, Hz. İsa (as) da bitirebilirdi. Ancak Hz. İsa’nın bu duası mahşerdedir ve orası ilahi adaletin ve azametin tam bir tecelligâhıdır. Bundan dolayı Hz. İsa’nın Allah’ın Azîz-Hakîm isimlerini zikretmesi hikmete daha muvafık olmuştur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü