"İsm-i Âzam herkes için bir olmaz; belki ayrı ayrı oluyor." İsm-i a'zam niçin kişiye göre değişiyor?
Değerli Kardeşimiz;
"İnsan öyle bir nüsha-i camiadır ki, Cenab-ı Hak bütün esmasını insanın nefsi ile insana ihsas ediyor.”(1)
Buna göre, her insan Cenab-ı Hakk'ın bütün isimlerine mazhardır. Fakat parmak izlerinin farklılığı gibi, her bir insanın ruh yapısı da farklılık gösterir. Kimi daha zeki, kiminin hafızası daha kuvvetli, kimi daha cesurdur.
A'zam; “En büyük, en yüce, en azim” demektir ve İsm-i A'zam Allah’ın bütün esmâ-i hüsnasının mânâsını ihtiva eden ismidir. Buna göre, ism-i â'zam, “ilâhî isimler arasında bütün isimleri ihtiva eden en muhit isim” demek olur. Hangi ismin ism-i â'zam olduğu kesinlikle bilinmemektedir. Bu ismin gizli bırakılmasının hikmeti, bütün isimlerin, ism-i â'zam olabileceği ihtimaliyle zikredilmelerini teşviktir.
Her ismin de azamî bir mertebesi vardır ve evliyanın ism-i â'zamı farklı görmeleri, kendilerinin mazhar oldukları esmânın farklı oluşundan dolayıdır. Bu nedenle her ismin de â'zamî bir mertebesi var ki, o mertebe ism-i â'zam hükmüne geçiyor. Evliyanın ism-i â'zamı ayrı ayrı bulması bu sırdandır.
Üstad Hazretleri “... Esmâ-i hüsnânın her bir isminin feyz-i tecellîsine bir mazhar-ı câmi’ olmaya çalış.” buyurmakla, insanın çalışarak elde edeceği esmâ tecellilerine dikkat çekmiş ve onu bu sahada gayret göstermeye teşvik etmiş, diğer insanlardan daha fazla bir mazhariyete erebileceğini ders vermiştir.
Meselâ; insanın her organı, her hücresi ve her duygusu Allah’ın ilminden haber verir. Bu yönüyle bütün insanlar Âlim ismine mazhardırlar. Bir de ilim tahsil eden kişilerdeki tecelli vardır ki, “çalış” ifadesi bu tecelli içindir.
Allah (cc.) mükrimdir, kullarına ihsanda bulunur, onların da birbirine yardım etmesini sever. İkram eden kul, Allah’ın Kerîm ismine mazhar olur. Cenâb-ı Hak nihâyetsiz merhamet sahibi ve affedicidir. İnsanları affeden Afüv ismine mazhar olur. İnsanların kusurlarını örten Settar ismine, her işinde âdil olan Adl ismine mazhar olur.
Bu ve benzeri manevî sermayelerini yerinde kullanan insanda bazı hususî tecelliler ön plana çıkar. Ön plana çıkan özellikler Cenab-ı Hakk'ın hangi esmâsına bakıyorsa, o esmâ, o insanda ism-i azam olup diğerleri onun gölgesindedir. Mesela; Hz. Musa (a.s)'da Cenab-ı Hakk'ın celâli isimleri öndedir. Hz. İsa (a.s)'da Rahîm ve Cemîl isimlerinin tecellileri daha ileri derecededir. İmam-ı Ali’de ilim dikkat çeker, Hz. Osman’da hilm, Hz. Ömer’de ise izzet ve celal daha galiptir. Diğer insanların kendilerinde galip olan özelliklerini de buna göre değerlendirebiliriz.
Mesela Risale-i Nur mesleğinde galip olan isimler Hakîm ve Rahîm isimleridir. Bu başka isimlerin tecelli etmediği ve galip olmadığı manasına gelmez. Yani ön planda ve galip olan bu iki isimdir.
Resul-i Ekrem Efendimiz (asm.) ise, Cenab-ı Hakk'ın bütün esmâsına azami derecede mazhar olduğundan, onda bütün güzel hasletlerin tamamı en mükemmel bir şekilde ve azamî mertebede tezahür etmektedir.
Ekseri âlimlerin görüşüne göre mutlak ism-i azam lafza-i celal olan Allah ismidir.
“'Zât-ı Vâcibü’l-Vücud' kaydı ise, vücub-u vücud, ulûhiyetin lâzım-ı zarurîsi ve Zât-ı Zülcelâle karşı bir ünvan-ı mülâhaza olduğundan, lâfzullah sair esmâ ve sıfâta câmiiyeti ve İsm-i Âzam olduğu itibarıyla, delâlet-i iltizamiye ile delâlet ettiği gibi, 'Vâcibü’l-Vücud' ünvanına dahi o delâlet-i iltizamiye ile delâlet ediyor." (Mektubat, 29. Mektubat)
Allah diyen bir kul, bütün ilâhî sıfatları ve bütün esmâ-i hüsnayı zikretmiş olur. Lafza-i celâl, Cenab-ı Hakk’ın Zât-ı akdesinine bir unvandır. Allah dediğimiz zaman; Rezzak, Mabud, Gafur, Hâlık gibi bütün isimleri de söylemiş oluyoruz. Allah isminin bu geniş ve ihatalı mânası, diğer isimlerde yoktur.
(1) bk. Sözler, Otuz Üçüncü Söz, Otuz Birinci Pencere.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Nefsül emirdeki ismi azam ile ismi azam hükmünde olmanın farkı nedir