"Evet, her şeyde bir birlik var. Birlik ise biri gösterir. Mesela, dünyanın lambası olan Güneş birdir; öyle ise dünyanın maliki dahi birdir..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İkilik ikiliğe işaret ettiği gibi, birlik de birliğe işaret eder. Kâinat ülkesinde Güneş'teki çekme ve itme kuvveti ne ise, dünyadaki basit bir şeyin içindeki çekme ve itme kuvveti de aynıdır. Kâinat ve içindeki bütün unsurlar arasında kopmaz bir bağ, sıkı bir münasebet vardır. Bu da ustasının tek ve yekta olduğunu ilan ve ispat ediyor.
Mesela, bir elmayı yaratacak kudretin Güneş’i de Ay’ı da yer küresini de hava unsurunu, su unsurunu da bütün elementleri de yaratması, bunların tümünü terbiye ve idare etmesi şarttır. Böyle sonsuz bir kudret ise, ancak Allah’a ait olur.
Onda tecelli eden ilahi isimler açısından da bakıldığında şerike asla yer olmadığı anlaşılır. Ona hayat veren (Muhyi) kim ise, meleklerden balıklara, cinlerden insanlara, böceklerden balinalara kadar bütün canlılara hayat veren de o olabilir. Hayat verme fiili Allah’a mahsustur. Bu böyle bilinmezse, bütün canlı türleri için, hatta her bir canlı için ayrı bir ilahın varlığını kabul etmek gerekecektir.
“Yerde, gökte Allah’tan başka ilahlar olsa idi, yer ve gök fesada uğrardı.” (Enbiya, 21/22)
Sonsuz sıfatlar, mutlak irade, nihayetsiz ilim ve kudret ancak bir ilahta bulunabilir. İkisinin de sonsuz kudret sahibi olmaları muhaldir. Bu ilahların her ikisinin de iradelerini icra etmeleri icab eder. Bir işi her ikisi farklı şekilde irade ettiklerinde her ikisinin de emrinin yerine gelmesi gerekecektir. Bu ise mümkün değildir. Bu iki zıt irade o şeyin meydana gelmesini imkânsız kılar ve o şey fesada giderdi, var olmazdı.
İnsan bedenindeki bütün atomlar, hücreler ve bunlardan dokunan organlar bir tek ruhun emrindedirler. Böylece bütün beden bir tek hücre gibi kolay idare edilir. O tek ruh olmazsa, bedendeki harika icraatların her biri için ayrı bir ruh gerekir. Bedende iki ruh olursa beden fesada gider. Biri gözleri sağa yönlendirmek isterken, diğeri sola çevirmek isteyecek, biri bir yöne gidilmesini irade ederken, diğeri başka bir menzili arzu edecek ve bedende hiçbir icraat yapılamayacaktır.
Bir tek güneş bütün aynalarda, bütün parlak şeylerde, hatta karın parlak zerrelerinde aksini, tecellisini rahatlıkla gösterebiliyor. Bir iş, diğerine mâni olmuyor. Güneş'in bir yaprağa ışık vermesiyle bütün ağaçları aydınlatması arasında bir fark olmuyor; her ikisini de aynı kolaylıkla yapıyor. O tecelliler bir tek Güneş'e verilmese, her parlak şeyin içinde onu aydınlatacak bir ışık kaynağının bulunduğunu kabul etmek gerekiyor.
Bir insan, zihninde planladığı bir yazıyı rahatlıkla kâğıda döküyor. Bir cümleyi yazdığı gibi yüzlerce cümleyi de yazabiliyor. O yazılar bir kâtibe verilmediği takdirde, kalemdeki mürekkep zerrelerinin her birinin o makalenin tümüne vakıf olmaları, her bir zerrenin bir âlim olması gerekiyor. Öte yandan, farklı kişilerin bir araya gelerek bir cümle kurmaları çok zor, bir şahsın yüzlerce cümleyi tek başına kurması ve yazması ise pek kolaydır.
Ağaçtaki büyüme kanunu birdir, her yaprağın ve her çiçeğin yanındadır, hepsini birlikte idare eder. O binlerce çiçeğin ve yaprağın o kanunla münasebeti kesilse, onların her biri için ayrı bir ağaç gerekecektir.
Öte yandan, bir ağaçtan binlerce yaprağın çıkması gayet kolay olduğu hâlde, birkaç ağacın bir yaprak vermesi imkânsızdır.
Bir komutan bir orduyu “Arş!..” emriyle hareket ettirir. Bir nefer farklı komutanların emrine verilse ortalık karışır, hiçbir iş görülmez; nizam ve intizam fesada gider...
Bir köyde iki muhtar, bir vilayette iki vali, bir dairede iki âmir olsa, orada intizam bozulur ve kargaşa olur. Birlik ve nizam, hâkim ve müdebbirin tek olduğunu gösterir. Bir yere çok eller karışırsa, orada keşmekeşlik ve anarşi hüküm sürer, birlik ve ahenk kalmaz.
Kâinatın tümündeki hassas ahenk, eşsiz nizam, ince intizam ve mükemmel birlik; Cenab-ı Hakk’ın Vahid, Ehad, Ferd, Samed, tek ve yekta olduğunu kati bir surette ispat ediyor. Şayet kâinata çok eller müdahale etse idi, bu muazzam intizam ve ahengi yerle bir eder, her şey harap olurdu. Zira çok ellerin müdahil olduğu bir yerde, karmaşa ve ihtilaf hâkim olur. Karmaşa ve ihtilafın hükmettiği bir yerde de intizam ve ahenk olmaz.
Varlık âleminde bir anda sonsuz işler icra ediliyor. Bunların her biri bütün kâinatla alakalı olduğu ve her birinin yapılması bir ilahi kudreti ve iradeyi gerektirdiğinden bütün kâinatın yaratıcısı olan Allah’a iman edilmediği takdirde, bu eşya adedince ilahların kabul edilmesi lazım geliyor.
İki ayrı ülkenin hükümdarlarını düşünelim. Bunlar bir yönüyle birbirine zıttırlar, her ikisinin de hükümdar olmaları yönüyle de misildirler.
Bu kâinattaki eşyanın icadı ayrı ilahlara verilemez. Zira bu kâinat bir tek ülkedir. Ve onda yaratılan varlıklar da nice farklı âlemlerin birlikte vazife görmeleriyle vücuda gelmektedirler. Fatiha Suresi’nin başında Allah’ın Rabbü’l-âlemîn olduğunun öncelikle zikredilmesi şirkin bütün çeşitlerini ortadan kaldırmaktadır. Zira bu âlemin tümü bir terbiyeden geçmiş ve böylece bir fabrika, bir saray hüviyetini kazanmıştır. Bu fabrikadan çıkan her mahsul ve bu saraya gelen her bir misafir bütün bir kâinatla irtibat halindedir. Ve onun terbiyesi topyekûn kâinatın terbiyesiyle olmaktadır.
O halde, bu âlemde ne birbirine zıt ne de birbirine misil iki ilah bulunamaz. Başka bir Risalede beyan edildiği gibi “Her şey her şeyle bağlıdır.”
İlave bilgi için tıklayınız:
- Bediüzzaman'ın Düşünce Sisteminde Tevhid
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Yani mesela 2 tane güneş olsaydı, o zaman o 2 güneşi de Yaratan Allah'tır diye yine derdik; fakat başka sayısız tevhid delillerimiz vardır da, o deliller sayesinde diyebilirdik. Yoksa dünyamıza hizmet eden güneş sayıca 2 tane olsaydı, güneşin adedi üzerinden bir tevhit delilimiz olmazdı; yani bir tevhit delilimiz eksik kalırdı. Ama dünyamıza hizmet eden güneş bir tane olduğu için, bu 1 adet oluşu, kafa karışıklığını önleyip, o tek güneşe sahip olan kim ise, güneşin hizmetine koşturulduğu dünyanın da sahibinin aynı zât olduğu sonucunu doğuruyor. (Umarım doğru anlamışımdır)
Bu da bir bakış açısı olabilir. Çünkü güneşin tekliği de bir tevhit delil çeşidi oluyor.