"Bürhanü't-Temanü" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Bu delil şu ayete dayanır:
“Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka ilahlar olsaydı, gökler ve yer fesada uğrardı (düzenleri bozulurdu.)” (Enbiya, 22)
Kâinatta birbirine her bakımdan eşit iki ilah bulunsaydı, bunlardan biri bir şeyin hareketini, diğeri de durmasını irade edebilirdi. Çünkü ilah, hür iradeye ve tam kudrete sahiptir. Bu durumda ortaya şu üç ihtimal çıkardı:
1- Her iki ilahın da dediği olurdu. Bu ihtimal batıldır. Çünkü bir ilah bir varlığın hareketini, diğeri ise durmasını irade ettiklerinde bu iki zıd şeyin birlikte meydana gelmeleri imkânsızdır.
2- Her iki ilahın da dediği olmazdı. Bu ihtimal de batıldır. Çünkü iradesi gerçekleşmeyenler acizdirler; acizler ise ilah olamazlar.
3- İlahlardan birinin iradesi gerçekleşir, diğerininki gerçekleşmezdi. Bu da batıl bir ihtimaldir. Çünkü iradesi gerçekleşmeyen acizdir, aciz olan ilah olamaz.
Sonsuz sıfatlar, mutlak irade, nihayetsiz ilim ve kudret ancak bir ilahta bulunabilir. İkisinin de sonsuz kudret sahibi olmaları muhaldir. Bu ilahların her ikisinin de iradelerini icra etmeleri icap eder. Bir işi her ikisi farklı şekilde irade ettiklerinde her ikisinin de emrinin yerine gelmesi gerekecektir. Bu ise mümkün değildir. Bu iki zıt irade o şeyin meydana gelmesini imkânsız kılar ve o şey fesada giderdi, var olmazdı.
İnsan bedenindeki bütün atomlar, hücreler ve bunlardan dokunan organlar bir tek ruhun emrindedirler. Böylece bütün beden bir tek hücre gibi kolay idare edilir. O tek ruh olmazsa, bedendeki harika icraatların her biri için ayrı bir ruh gerekir. Bedende iki ruh olsaydı, beden fesada gider. Biri gözleri sağa yönlendirmek isterken, diğeri sola çevirmek isteyecek, biri bir yöne gidilmesini irade ederken, diğeri başka bir menzili arzu edecek ve bedende hiçbir icraat yapılamayacaktır.
Bir tek güneş bütün aynalarda, bütün parlak şeylerde, hatta karın parlak zerrelerinde aksini, tecellisini rahatlıkla gösterebiliyor. Bir iş, diğerine mani olmuyor. Güneşin bir yaprağa ışık vermesiyle bütün ağaçları aydınlatması arasında bir fark olmuyor; her ikisini de aynı kolaylıkla yapıyor. O tecelliler bir tek güneşe verilmese, her parlak şeyin içinde onu aydınlatacak bir ışık kaynağının bulunduğunu kabul etmek gerekiyor.
Bir insan, zihninde planladığı bir yazıyı rahatlıkla kâğıda döküyor. Bir cümleyi yazdığı gibi yüzlerce cümleyi de yazabiliyor. O yazılar bir kâtibe verilmediği takdirde, kalemdeki mürekkep zerrelerinin her birinin o makalenin tümüne vakıf olmaları, her bir zerrenin bir âlim olması gerekiyor. Öte yandan, farklı kişilerin bir araya gelerek bir cümle kurmaları çok zor, bir şahsın yüzlerce cümleyi tek başına kurması ve yazması ise pek kolaydır.
Ağaçtaki büyüme kanunu birdir, her yaprağın ve her çiçeğin yanındadır, hepsini birlikte idare eder. O binlerce çiçeğin ve yaprağın o kanunla münasebeti kesilse, onların her biri için ayrı bir ağaç gerekecektir.
Öte yandan, bir ağaçtan binlerce yaprağın çıkması gayet kolay olduğu halde, birkaç ağacın bir yaprak vermesi imkânsızdır.
Bir komutan bir orduyu “arş” emriyle hareket ettirir. Bir nefer farklı komutanların emrine verilse ortalık karışır, hiçbir iş görülmez. Nizam fesada gider...
Bir köyde iki muhtar, bir vilayette iki vali, bir dairede iki âmir olsa, orada intizam bozulur ve kargaşa olur. Birlik ve nizam, hâkim ve müdebbirin tek olduğunu gösterir. Bir yere çok eller karışırsa, orada karmaşa ve anarşi hüküm sürer, birlik ve ahenk kalmaz.
Kâinatın tümündeki hassas ahenk, eşsiz nizam, ince intizam ve mükemmel birlik; Cenab-ı Hakk’ın Vahid, Ehad, Ferd, Samed, tek ve yekta olduğunu kat’i bir surette ispat ediyor. Şayet kâinata çok eller müdahale etse idi, bu muazzam intizam ve ahengi yerle bir eder, her şey harap olurdu. Zira çok ellerin müdahil olduğu bir yerde, karmaşa ve ihtilaf hâkim olur. Karmaşa ve ihtilafın hükmettiği bir yerde de, intizam ve ahenk olmaz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü