"Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın" isimleri hafîziyeti gösteriyorsa; ahireti ne surette göstereceklerini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu dört isim tevhidin en parlak bir delili olduğu gibi zımnî olarak da haşre işaret eder. Zira bu dört isim hafîziyetin en parlak delilleri mesabesindedir.

Allah evveldir; yani ezelîdir. O'nun olmadığı bir zaman tasavvur edilemez. Her şeyden önce O vardı. Bütün mahlûklar Ezelî olan Allah’ın yaratmasıyla yokluktan varlık sahasına çıkmışlardır.

Allah, Âhir’dir, yani Ebedî’dir. Evvel olan elbette ebedî olacaktır. Cenab-ı Hak, Zâhir’dir. Kâinattaki bütün mahlûkat O’nun varlığının açık delilidir. Allah u Teâlâ’nın varlığı her şeyden daha aşikârdır. Yaratılan her mahlûkta O’nun sıfat-ı mukaddesesi ve esma-i ilahiyesi tecelli etmektedir. Cenab-ı Hak Maruftur, O’nu bilmeyen hiç bir mahlûk yoktur. İnsanlar, cinler, melekler gibi diğer bütün mahlûkat da O’nu tanırlar ve tesbih ederler.

Allah Bâtın’dır, yani Cenab-ı Hakk’ın kudsî mahiyeti bilinmez. Allah’ı hakkı ile ancak kendisi bilir. Cenab-ı Hakk’ın varlığı malum, mahiyeti ise, meçhuldür. Hiçbir aklın O’nun hakikat ve mahiyetini ihata etmeye asla muktedir olamaması cihetiyle de mahiyeti meçhuldür.

İnsan, kendi ruhunun, aklının hatta en basit bir bitki hayatının dahi mahiyetini tam olarak bilememektedir.

"Evvel" ve "Ahir" isimleri zaten izaha gerek kalmayacak şekilde hafîziyeti gösteriyor.

Tohum, çekirdek ve hafızanın "saklama ve koruma" fiili Hafîz ve Rakîb isimlerine, bu isimler de âhirete işaret ediyor. Bütün nebatat ve hayvanatın her şeylerini tohum ve çekirdeklerinde muhafaza eden Allah, kâinatın halifesi, en mükemmel meyvesi olan insanın amellerini de elbette muhafaza ve kayıt altına alacaktır. Nitekim aldığına dair kâinatta çok emareler vardır. Mesela insan hafızası buna bir misaldir.

Muhafaza ise ancak muhasebe için yapılır. Yani Allah, insanların amellerini ve fiillerini hesap ve muhasebe için kayıt altına alıyor.

Hesap ve muhasebe ise mücazat ve mükâfat için yapılır ki, bunun da mahalli cennet ve cehennemdir. Bu bakımdan, kâinattaki Hafız ve Rakîb isimlerinin tecellilerinin hepsi haşre ve ahirete işaret ve beşaret ediyor.

"Zahir" ismi, bir ağacın kökünü, dallarını, budaklarını ve yapraklarını muhafaza etmek noktasından hafîziyet vazifesini ifa ediyor. Mesela, insanın derisi Zahir isminin bir tecellisi olup, deri altındaki iç organlarını muhafaza ediyor ki, bu da bir cihetle hafîziyettir.

"Batın" ismi de toprak içindeki bir tohumun asliyetini muhafaza ediyor. Yani tohumun toprak altında heba olmasına ve başka tohumlarla iltibasına fırsat vermiyor. Batın ismi her şeyin iç cihetinde mükemmel bir ahenk ve nizam ile muhafaza ediyor. Her ismin diğer isimde zımnî bir tecelli ve müdahalesi vardır.

Ağacın içinde, kökten tâ en üst yapraklara, meyvelere kadar uzanan  su boruları var. Bir tanesinin eni milimetrenin yüzde ikisi kadar; 0.02 mm.  Kökün emdiği sular, bu ince borularla  ağacın en üstüne kadar gidiyor.

Üstad Hazretleri, bu su pompalaması ameliyesinin manevî asansörler ile yapıldığını ifade ediyor. Asansörü yukarı çıkaran elektrik enerjisi yerine burada da akıl almaz bir enerji iş görmektedir; hem de yer çekimine rağmen. Bu büyük engeli aşıp suyu en yukarıdaki yaprakların imdadına yetiştirmek, o incecik damarların işi değil.

Elektrik telleri gibi, bu damarlar da bir kuvvetin nakline vesile olmaktadırlar. Bu kuvvet, dünyayı güneş etrafında gezdiren kuvvettir; bu kuvvet, gezegenleri döndüren kuvvettir ve bu kuvvet, yerdeki bütün cisimleri çekip semaya fırlamalarını engelleyen kuvvettir. Bu kuvvet, insanın bir yükü kaldırmasını, atın, devenin insanı taşımasını,  aslanın avını yakalamasını temin eden kuvvettir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 8.940
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...