"Fakat ona mukabil mânevî bir cihad-ı dinî, iman-ı tahkikî kılıcıyla olacak." Bu konuyu izah eder misiniz, sadece Risale-i Nur dairesi mi kastediliyor?
Değerli Kardeşimiz;
Her zamanın ve dönemin bir hükmü vardır. Hükmün gereğine göre hareket etmek gerekir. Mesela; eski zamanlarda hüküm hissiyat ve kuvvette idi, bu sebeple ordu ve kuvvet önemli bir fetih ve cihad vasıtası idi. Bu yüzden o dönemlerde İslam, kuvvet ve ordu ile yayılmıştır. Tabi burada yanlış anlaşılmasın, bu dönemlerde İslam tamamen zorbalık ve kaba kuvvetle yayılmış değildir, sadece İslam’ın önündeki maddi engelleri kaldırmak anlamında, ordu ve kuvvet kullanılmış demektir. Zira o dönemlerde, akıl ve kalbin etrafında kuvvet ve zorbalıklar hükmediyordu; İslam orduları bu akıl ve kalbi çevreleyen arızaları kuvvet ile dağıtıp hakkı göstermiştir.
Bu zamanda insanlık, ilim ve fene rağbet ettiği için hissiyat ve kuvvetten ziyade, akıl ve ikna hükmediyor. Öyle ise; mücadelenin şekli ve muhtevası da buna göre olmak gerekir. İkna ve ilim bu zamanın bir hükmü olmasından dolayı, İslam’ı insanlara ilim ve ikna ile götürmek ihtiyaç olmuştur. Üstad burada bu hakikate işaret ediyor.
Risale-i Nur'un tarzı ve üslubu, ilim ve ikna ile, İslam'ı bu çağın insanlarına ulaştırmak şeklindedir. Kuvvet ve maddi cihad, bu zamanda ikinci plana düşmüştür, tamamı ile kalkmamıştır; ancak harici düşmanların saldırısına karşı kullanılabilir bir vaziyete gelmiştir.
Bu zamanda inkarcı felsefeye karşı, Kur’an’ın manevi elmas kılıcı olan Risale-i Nurlarla mukabele edilebilir. Zira Risale-i Nurlar, tahkiki iman dersini veriyor. İlimden gelen şüphe ve inkara, ancak tahkiki iman dersleri ile karşılık verilebilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar