"Fâtiha-i Şerife şu Kur’ân-ı Azîmüşşân'ın bir timsal-i münevveridir." Fatiha'nın Kur’an-ı Azimüşşan'ın timsal-i münevveri olmasını nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
İnsan kâinatın küçük bir misâli olduğu gibi, Fatiha suresi de Kur’ân’ın nurlu bir timsalidir.
İşarat’ül-İ’caz’da, Kur’ân-ı Kerîm’in maksatları dörde ayrılarak incelenir: Tevhid, Nübüvvet, Haşir, “Adalet ve ibadet”.
Bu dört maksat Fatiha suresinde de mevcuttur.
Bu sure, bütün hamdin Allah’a has olduğunu beyan ile başlar. Bu ise tevhidi ifade eder. Daha sonra, Allah’ın bütün âlemlerin yegâne Rabbi olduğuna “Rabbü’l-âlemin” ismiyle vurgu yapılır. Bu da yine tevhidin -tevhid-i rubûbiyetin- ilanıdır.
“Malik-i yevmiddin”, haşir âyetlerinin; “iyya ke na’büdü”, ibadet âyetlerinin bir temsilcisi gibidirler.
Bütün duâ âyetleri “iyya ke nestein”de özetlenmiştir.
Sırat-ı müstakim üzere bulunan ve kendisine İlâhî in’amların, ihsanların edildiği zümre (enamte aleyhim), en başta, bütün peygamberlerdir. Dolayısıyla burada bütün peygamber kıssalarına da işaret vardır.
Öte yandan, Kur’ân-ı Kerîm’de ne kadar ilâhî isim geçmişse, bunları temsil etmek üzere Allah, Rahmân ve Rahîm isimleri zikredilmiştir.
Allah’ın gazabına uğramış ve O’nun nurlu yolundan sapmış bulunan bütün insanlar ise “mağdup” ve “dâllîn” kelimelerinde özet olarak mevcutturlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü