"Gafletle bakan adam, âlemin mevcudâtını düşman gibi muzır telâkki ederek tevahhuş eder. Ve eşyayı ecnebîler gibi görür. Çünkü, dalâlet nazarında mâzi ve istikbâl zamanlarındaki eşya arasında uhuvvet,.." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Yani, gafletle bakan adam, âlemin mevcudâtını düşman gibi muzır telâkki ederek tevahhuş eder. Ve eşyayı ecnebîler gibi görür. Çünkü, dalâlet nazarında mâzi ve istikbâl zamanlarındaki eşya arasında uhuvvet, kardeşlik rabıtası ve bağlanış yoktur. Ancak eşya arasında küçük, cüz'î bir alâka olur. Binaenaleyh, ehl-i dalâletin yekdiğerine olan uhuvvetleri, binler senelik uzun bir zamanda bir dakika kadardır."(1)
Kâfir ya da gafil, Allah’a ve O’nun kâinattaki tedbir ve iradesine inanmadığı ya da tam göremediği için, her şeyi tesadüfe veriyor. O zaman başına her an bir iş, bir musibet gelmesi muhtemeldir. Bu yüzden, her şeyden endişe duyar ve telaşa kapılır. Her hâdise karşısında korkar ve titrer. "Acaba bu musibet bana dokunur mu?" der, hayatı zehir olur. Ve böylece her şeyi kendisini tehdit edebilecek bir düşman telakki etmeye başlar.
Allah’a, tahkiki bir şekilde iman ile tevekkül eden adam hiçbir şeyden korkmaz, hiçbir hâdise karşısında titremez. Cesaretin kaynağı hakiki ve sağlam imandır. Korkaklığın kaynağı ise imansızlık ve tevekkülsüzlüktür. Kalbinde iman olmayan birisi, her hâdise karşısında titrer, her musibetten azap duyar ve her şeyi kendine düşman görür.
Mümin, her şeyin tedbir ve dizgininin Allah’ın kudret elinde olduğunu bildiği için, hiçbir şeyden endişe duymaz ve telaş etmez. O bilir ki, Allah bir musibeti alnına yazmış ise, bundan kurtuluş yoktur. Eğer yazılmamış ise, hiçbir güç o musibeti onun başına bela edemez. Bu tevekkül ve düşünce, mümini rahatlatır ve cesur kılar.
Her şeyin tedbir ve dizgini Allah’ın elinde olduğuna göre, zarar ve menfaat de O’nun elindedir. İnsan, menfaatin elde edilmesinde yahut zararın def’inde sadece kendisine düşen görevi hakkıyla yapacak, ondan sonra Rabbine tevekkül edecektir. İşte bu teslimiyet ve tevekkül, insanı bütün zararlı vehimlerden emin kılar, kalbine ve ruhuna ferah bahşeder.
Ehl-i iman bütün zarar ve menfaati Allah’tan bildiği için, eşyayı düşman ve mütecaviz olarak değil, dost ve kardeş olarak görür.
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Dokuzuncu Lem'a'nın Tercümesi.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü