"Güya cism-i hayvani ve insani, hatta nebati, terbiye dersini almak için gelenlere…" Burayı "zerrelerin nurlanması, hayattar ve manidar olmaları" manası ile izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Tahavvülât-ı zerrâtın ve zihayat cisimlerde zerrât harekâtının binler hikmetlerinden bir hikmeti dahi zerreleri nurlandırmaktır ve âlem-i uhreviye binasına layık zerreler olmak için hayattar ve manidar olmaktır."
"Güya cism-i hayvani ve insani, hatta nebati, terbiye dersini almak için gelenlere bir misafirhane, bir kışla, bir mektep hükmündedir ki, câmid zerreler ona girerler, nurlanırlar. Âdeta bir talim ve talimata mazhar olurlar, letâfet peyda ederler. Birer vazifeyi görmekle, âlem-i bekaya ve bütün eczasıyla hayattar olan dâr-ı ahirete zerrât olmak için liyakat kesb ederler." (Sözler, Otuzuncu Söz, İkinci Maksat.)
Mesela, cansız bir topraktaki bir zerre bir bitkide vazife yaparken (ilkokulda öğrendikleri ile nurlanan bir öğrenci gibi) bir derece terakki eder ve nurlanır. Daha sonra o bitkiyi bir ruh sahibi hayvan yediğinde, bitkideki zerreler ziruh bir canlıda (hayvanda) daha çok esma tecellisine mazhar olduğundan (ortaokul veya lisede öğrendikleri ile nurlanan öğrenci gibi) bir derece daha terakki eder ve nurlanır. Süt, et, yumurta veya bal vasıtasıyla ziruhtan, zişuur olan insanın vücuduna geçerek, orada vazife yaparken (üniversitede öğrendikleri ile nurlanan öğrenci gibi) zerre bir derece daha terakki eder ve nurlanır.
Zerrenin insan vücudunda daha çok esma tecellisine mazhar olduğu malumdur.
İnsanın iman ve marifet merkezi olan beyin ve kalpte vazife yaparken (lisansüstü eğitim alarak ihtisas sahibi olan öğrenci gibi) daha da terakki eder ve nurlanırlar.
Böylece zerreler her vazife yerinde talim görmüş ve terakki etmiş bir şekilde bütün eczasıyla hayattar olan dâr-ı âhirete zerrât olmak için liyakat kesb ederler.
Bunu teyid için Yirmi Sekizinci Söz'de geçen şu ifadeleri zikretmek yerinde olacaktır:
"…şu dâr-ı dünyada, camid ve şuursuz ve hayatsız maddeler, orada şuurlu, hayattardırlar. Buradaki insanlar gibi orada da ağaçlar, buradaki hayvanlar gibi oradaki taşlar; emri anlar ve yapar. Sen bir ağaca desen 'Filan meyveyi bana getir.' getirir. Filan taşa desen 'Gel.' gelir." (bk. age., Yirmi Sekizinci Söz.)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü