"Hadsiz küçük tekkelerin ve zaviyelerin telâhukuyla tevessü eden gayet feyizli ve nurlu ve sahra genişliğinde bir tekke, bir hangâh, bir zikirhane, bir irşadgâhda..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hadsiz küçük tekkelerin ve zaviyelerin telâhukuyla tevessü eden gayet feyizli ve nurlu ve sahra genişliğinde bir tekke, bir hangâh, bir zikirhane, bir irşadgâhda ve cadde-i kübrâ-yı Muhammedînin (a.s.m.) ve mirac-ı Ahmedînin (a.s.m.) gölgesinde hakikate çalışan ve hakka erişen ve aynelyakîne yetişen binlerle ve milyonlarla kudsî mürşidler onu dergâha çağırdılar. O da girdi, gördü ki: O ehl-i keşif ve keramet mürşidler; keşfiyatlarına ve müşahedelerine ve kerametlerine istinaden, bil'icmâ, müttefikan 'Lâ ilâhe illâ Hû' diyerek, vücub-u vücud ve vahdet-i Rabbâniyeyi kâinata ilân ediyorlar."(1)
Kâinattan Halık’ını soran seyyah, bu kez tasavvuf ve tarikat penceresinden tevhide olan işaret ve şehadetleri işitmek ve görmek ister. Tarikat ve tassavvufun mesken ve merkezleri olan tekke ve zaviyelerde Peygamber Efendimiz (asm)'in miraca giderken açık bıraktığı yoldan, manen ve ruhen terakki edip hak ve haikikata ulaşan mürşidlerin, tevhide nasıl delalet ve işaret ettiğini anlamak üzere manen bir dergâha davet edilir.
İşte seyyah, insanın en mühim latifesi olan kalbi işletmek suretiyle hareket eden ve birçok hakikatleri göz ile müşahade eden, keşif ve keramet sahibi mürşidlerin tümü, aynı hakikat olan tevhide parmak bastıklarını ve ittifak ettiklerini görür.
Üstad'ın ifadesiyle;
"Cenâb-ı Hakka vâsıl olacak tarîkler pek çoktur. Bütün hak tarîkler Kur'ân'dan alınmıştır. Fakat tarîkatlerin bâzısı bâzısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumiyetli oluyor."(2)
Burada, İslam dinine hizmet eden bütün yollar kastedilmiştir. Zaten tarik, yol demektir. Cemaat mefhumu da buna dâhildir. Tıpkı insanları bir şehirden başka bir şehre götüren uçak, tren, otobüs ve taksi gibi bütün vasıtalardır. Ancak bu vasıtaların bazısı bazısından daha sür’atli bir şekilde insanın menziline ulaştırır. Şimdi; "Zaman uçak zamanıdır" denilse, bu ifade; taksinin İstanbul'a götüremeyeceği mânasına gelmediği gibi, onu yermek mânasına da gelmez ve gelmemelidir.
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, Yedinci Şua.
(2) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Zeyl.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Cevap için tıklayınız