"Hatta seyyal ve seri-üz zeval olan şeylerin dahi, (kelime ve tasavvurat gibi) birer başka mevzileri olup zevalden masun kalmak için oralara tahassun ederler,.." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Ey kardeş bil ki, eşyada asıl olan şey, 'Beka'dır. Hatta seyyal ve seri-üz zeval olan şeylerin dahi, (kelime ve tasavvurat gibi) birer başka mevzileri olup zevalden masun kalmak için oralara tahassun ederler, ancak surette tetavvur ediyorlar.(Yani tavırdan tavra giriyorlar.) Hatta öyle ki, bütün eşya, her birisi birer şey-i aherin hıfzı için âdeta vazifedardır; ya o şeyin tamamını alır, hıfzeder, (nuranî şeyler gibi) ya da o şeyin bir tarafını alıyor ve kemal-i ihtimam ile onu şeffaf kalblerinde yerleştirmek için süratle koşuşuyorlar."
"İşte hikmet-i cedide, bu sırrı (birazcık) düşünüp anlamışsa da mücmel düşünmüştür. Bunun içindir ki; o hikmet, ifrat ile hata edip demiş ki: '(Kâinatta) adem-i mutlak yoktur, ancak bir terekküb ve inhilal vardır.' Hâşâ! Belki Cenab-ı Hakk’ın sanatıyla bir terkibdir ve izniyle bir tahlildir ve emriyle bir icad ve idamdır."(1)
Eşya da asıl olan şey bekadır, yani her varlığın birinci hedef ve gayesi varlığını sürdürebilmek ve varlığının bekasını garanti altına almaktır. Bu esas kainatta öyle temel bir kanun haline gelmiş ki en devamsız, en kararsız ve en çabuk kaybolan şeylerde bile bir beka arayışı bir devamlılık mücadelesi bulunuyor.
Kelime ve tasavvur buna birer örnektir. Kelimeler ve tasavvurlar en geçici en anlık en seri-üz zeval yani çabuk kaybolan birer olgu olmalarına rağmen, onlar bile bekaya mazhar olmanın yollarını arıyorlar ve bir şekilde bekaya mazhar oluyorlar.
Mesela, kelimeler ya ilme tutunarak ya yazıya tutunarak ya insan belleğine tutunarak bekalarını korumaya çalışırlar.
Tasavvur bir şeyi zihinde şekillendirme, zihinde kurma, bir şeyi göz önüne getirme ve betimleme anlamlarına geliyor ki, bu tasavvurlar bile bir şekilde insanın hayal ve bellek alemine yapışarak bekaya mazhar olmaktadırlar. Ya da bir romanda, bir tuvalde, bir filimde veya bir fotoğrafta varlıklarını idame ettiriyorlar.
Kainatta hiçbir şey gerçek anlamda yok olmaz, sadece format ve zemin değiştiriyorlar. Her şey varlığının özünü bir şekilde devam ettiriyor. Örneğin buğday insan tarafından tüketildiğinde insan bedeninde enerji ve besin şeklinde varlığını idame ettiriyor.
Kainattaki bu beka gerçeği baki bir alemin varlığına da işaret ediyor. Yani kainattaki fani ve zevale mahkum varlıkların bile bekaya tutunma azim ve gayretleri, bekanın temel bir esas olduğunu gösteriyor. Ki bekanın gerçek tecelli edeceği yer ise ahiret alemidir.
1) bk. Mesnevi-i Nuriye, (trc. Badıllı).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü