"Hazret-i Âdem’e icmalen talim olunan bütün esmanın bütün merâtibiyle tafsilen mazharı" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Cenab-ı Hak Âdem aleyhisselamı bütün esmasına mazhar kıldı. Ve ona hem insanda hem de bütün alemde tecelli eden isimleri icmalen bildirdi. Mahlukatın isimleri yanında mahiyetlerini, sıfatlarını, yaratılış hikmetlerini ve böyle daha nice ilahi sırrı o ilk peygamberine ana hatlarıyla ders verdi. Bu çekirdek bilgiler onun neslinden gelen bilim adamları ve kâmil insanlarca belli bir derecede tafsil edildi. Her bilim adamı kendi sahasındaki ilahi hikmetleri bir derece bildiği gibi, her kâmil velide de bir veya daha fazla esmâ diğer müminlerden daha fazla tecelli etti. İşte Hazreti Âdem’e (as.) icmalen talim olunan bu esmâya Peygamber Efendimiz (asm.) bütün mertebeleriyle ve tafsilatıyla mazhar oldu. Bir ağaç, çekirdeğin tafsili olduğu gibi, Resulullah Efendimize (asm.) talim olunan esmâ hakikatleri ve marifet meyveleri de Âdem aleyhisselama talim olunanın tafsilidir, yani bu talim o talimden çok ileri bir derecededir.
“Hem mesela, hâtem-i divan-ı nübüvvet ve bütün enbiyanın mu’cizeleri onun dava-yı risaletine bir tek mucize hükmünde olan enbiyanın serveri ve şu kâinatın mâbihi’l-iftiharı ve Hazret-i Âdem’e (aleyhisselâm) icmalen talim olunan bütün esmanın bütün meratibiyle tafsilen mazharı (aleyhissalâtü Vesselâm)...”(1)
Eşyanın isimlerini yahut fizikî özelliklerini bilmekten daha önemli olan bir ilim vardır: O da o eşyada tecelli eden ilâhî isimleri bilmek, eserde sanatı okumak, nimette ihsan ve ikramı görmek ve onlardan ilâhî isimlere intikal etmektir.
Ahir Zaman Peygamberi (asm) bütün isimlere en kâmil mânâda mazhar olmuş, “Yaratan Rabbinin ismiyle oku!”(Alâk, 96/1) emriyle bütün eşyayı, Allah’ın isimlerinin tecelligâhı olarak en kâmil manada okumuş ve iman, marifet, muhabbet, takva ve salih amelde en yüksek mertebelere çıktığı gibi tefekkür, hayret, tesbih ve hamd gibi ulvî vazifeleri de en ileri seviyesiyle icraya muvaffak olmuştur.
Hazreti Âdem (a.s) da şüphesiz ilahi isimleri peygambere yakışacak bir şekilde talim etmiştir. Ama Peygamber Efendimiz (asm) ism-i azama mazhar olduğu için, Allah’ın bütün isim ve sıfatlarını en azami en geniş ve en tafsilatlı bir makamda tefekkür edip, ona göre bir feyze mazhar olmuştur.
Üstadımız bu inceliğe şu şekilde işaret ediyor:
“Hem İsm-i Âzama mazhar olan Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bir ayette mazhar olduğu feyz-i İlâhî, belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilir...”(2)
“O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir.” (Bakara, 2/253)
Ayette de ifade edildiği gibi, Hazreti Âdem (a.s)’ın o çok yüksek ve parlak talim-i esma makamı Peygamber Efendimiz (a.s.m)'in talim-i esma makamına kıyasla icmali kalıyor. Yani Hz. Âdem (a.s.)'ın çekirdek hükmündeki marifet boyutuna karşılık, Hz. Peygamber Efendimiz (a.s.m)'ın marifeti, o çekirdeğin çiçek açıp meyve veren bir ağaç hükmünde bir mahiyet taşır.
Dipnotlar:
1) bk. Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam.
2) bk. age., Yirmi Dördüncü Söz, Üçüncü Dal.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü