"Hem hiç mümkün müdür ki, hadsiz enva-ı nimetiyle kendini zişuurlara sevdirsin ve hadsiz mu’cizat-ı sanatıyla kendini onlara tanıttırsın." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem hiç mümkün müdür ki, hadsiz enva-ı nimetiyle kendini zîşuurlara sevdirsin ve hadsiz mu’cizât-ı sanatıyla kendini onlara tanıttırsın; sonra onların şükür ve ibadetlerini, hamd ve muhabbetlerini, marifet ve minnettarlıklarını esbaba ve tabiata terk edip ehemmiyet vermesin, hikmet-i mutlakasını inkâr ettirsin, saltanat-ı rububiyetini hiçe indirsin? Yüz bin defa haşa ve kella!" (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam, Beşinci Kelime)
İnsanın yaratılışına “cemale karşı muhabbet, kemale karşı meftuniyet, ihsana karşı perestiş” konulmuş ve bu kâinat da hadsiz nimetlerle doldurulmuş ve mu’cize eserlerle donatılmıştır.
İnsana hitap eden nimetler hadsizdir. Bütün görünen eşya gözümüze hitap ettiği gibi, bütün rızıklar midemize, bütün mucize eserler de aklımıza ve kalbimize hitap etmektedir. Bu hadsiz sedalara kulak tıkayan insan, Allah’a hamd ve muhabbet etmek yerine sebeplere ve tabiata bağlanır; bütün ömrü boyunca nefsinin ve hevesinin peşinde koşar ve düşünmeden yaşar.
Cenab-ı Hak, Ganiyy-i Mutlak'tır, yani hiçbir şeyin hiçbir şeyine muhtaç değildir. Zaten o şeylerin hepsini o yaratmıştır. Allah, gözün görmesine muhtaç olmadığı gibi, aklın anlamasına, kalbin inanmasına da muhtaç değildir. Bunların hepsinin faydası ve yerinde kullanıldıklarında mükâfatı insana aittir. Bununla birlikte, bütün insanların düşünmeden yaşadığı ve hayvanî hislerini tatminin ötesinde hiçbir gaye gütmediği bir kâinatı, Allah’ın bu kadar nimetlerle ve mucize sanatlarla doldurması da onun sonsuz hikmetiyle bağdaşmaz. Ve yine onun saltanat-ı rububiyetini yani her şeyi terbiye ederek bir kemal noktasına getirmesini dikkate almayan insanları bu kadar mükemmel eserlere muhatap kılması da onun sonsuz hikmetiyle bağdaşmaz.
O halde, Üstad'ımızın ifade ettiği gibi, bu âlemin çarkları; “başka bir âlemin mahsulatının tezgâhı hükmünde dönmektedir.” Sonsuz nimetlere şükretmeden ve bu kadar mucize eserleri seyretmeden yaşayan insanlar, kendilerini ebedî bir âlemin sonsuz azabına hazırlamış oluyorlar. Bu dünya imtihanının bir muktezası olarak da imtihan süresince yani hayatları boyunca onlara müdahale edilmiyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü