"Her bir ayetin zahiri, batını, haddi, matlaı vardır." buyuruluyor; açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Hadiste belirtilen "zahir, batın, had, matla" ifadeleri tevile açıktır. Bazıları "zahiri tilavet, batını fehim, haddi helal ve haram, matlaı vaad ve vaid gibi esrarıdır" şeklinde tevil etmişlerdir.(Süyûti, el- Itkan, II, 1220; Zerkeşi, II, 154)
Muhammed es-Sabûnî, zahiri ehl-i ilme görülen mana, batını erbab-ı hakikatın muttali olduğu esrar şeklinde değerlendirir.(Sâbuni, Tibyan, s. 239)
Keza, ayetin zahiri lafzı, batını ise tevilidir denilmiştir. Kur’an'da zikredilen kıssaların zahiri önceki ümmetlerin helakini haber vermektir. Batını ise, başkalarına ibreti ifade eder.(Zerkeşi, II, 169)
İbn-i Abbas'tan gelen bir rivayette ise şöyle denir:
"Kur’an'ın dalları, fenleri, zahir ve batını vardır. Onun acaibi bitmez. Sonuna ulaşılmaz." (Süyûti, el- Itkan, II, 1220)
Mesela, Fatiha suresinin başında yer alan "Rabbi'l-âlemin" ifadesine bakalım. Bu âyeti hakkıyla izah edebilmek için bütün âlemler hakkında bilgi vermek ve bu âlemlerdeki ilahiî terbiyeden bahsetmek gerekir. Hatta diyebiliriz ki, bütün fenler bu âlemlerdeki ilahi terbiyenin birer şahidi durumundadır.
Kur'an zahiri ve batınıyla bir bütündür. Nasıl ki lafız ve mana bir ve beraber mütalaa edilir, insan cesed ve ruhuyla mükemmel bir sistem teşkil eder, onun gibi, Kur'an'ın zahir ve batın manaları da muazzam bir bütünlük içindedir. Mücerred zahire veya batına bakmakla Kur'an’ı hakkıyla anlayamayız. Zerkeşî’nin ifadesiyle,
"Zahiri iyi bilmeden batına ulaşılamaz. Ulaştığını söyleyen, kapıyı geçmeden evin ortasına ulaştığını iddia edene benzer." (Zerkeşi, II, 155)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü