"Her bir zerre, eğer memur-u İlahi olmazsa ve onun izni ve tasarrufuyla hareket etmezse ve ilim ve kudretiyle tahavvül etmezse…" şeklinde devam eden yeri izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Mesela havanın her bir zerresi, her bir çiçekle her bir meyveye, her bir yaprağa girer ve işleyebilir. İşte şu zerre, eğer memur olmazsa, bütün girebildiği ve işlediği masnuların tarz-ı teşkilatını ve suretlerini ve heyetlerini bilmek lazımdır, ta içinde işleyebilsin. Demek muhit bir ilim ve kudrete malik olmalı ki böyle yapsın." (Sözler, Onuncu Söz, Mukaddime)
Bu ise muhal olup, her bir zerrenin Allah’ın izni ve tasarrufu ile hareket eden memuru olduğunu gösterir.
Çünkü memur olmak, emir eri olmak anlamına gelir. Buna göre zerre ya amir olup her yeri idare eden ve emir veren konumda olmalıdır. Ya da memur olup her şeye gücü yeten ve emir veren birinden emir alma pozisyonunda olacaktır. Kendisinden bile habersiz olan zerrenin bütün kâinata mutlak amir olması düşünülemeyeceğine göre, mutlak amir olan birinden emir alıp iş yapması akla daha uygun görünmektedir.
Üstadımızın Risalelerin çok yerlerinde verdiği verdiği bu misal, konuyu anlama noktasından çok mühimdir.
"Eğer o zerreler, her bir şeyin her bir hal ve vaziyetini bilen ve her şeye, ona layık vücudu ve vücudun levazımatını vermeye kadir ve kudretine nisbeten her şey kemal-i suhuletle musahhar olan bir Zatın memuru ve emirber bir vazifedarı olmazlarsa; o toprağın her bir zerresinde ya bütün çiçekli ve meyvedarların adedince manevi fabrikalar ve matbaalar içinde bulunması lazım gelir ki, o cihazatları ve eşkâlleri birbirinden uzak ve birbirinden ayrı mevcudat-ı muhtelifeye menşe olabilsin veya bütün o mevcudata muhit bir ilim ve bütün onların teşkilâtına muktedir olacak bir kudret vermek lâzımdır, ta bütün onların teşkilâtına medar olsun. Demek, Cenâb-ı Hak'tan nisbet kesilse, toprağın zerrâtı adedince ilahlar kabul edilmesi lazım gelir. Bu ise, bin defa muhal içinde muhal bir hurafedir."
"Fakat memur oldukları vakit çok kolaydır. Nasıl bir sultan-ı azîmin bir adi neferi, o padişahın namıyla ve onun kuvvetiyle bir memleketi hicret ettirebilir, iki denizi birleştirebilir, bir şahı esir edebilir. Öyle de Ezel ve Ebed Sultanının emriyle, bir sinek bir Nemrudu yere serer; bir karınca bir Firavunun sarayını harap eder, yere atar; bir incir çekirdeği bir incir ağacını yüklenir." (bk. age., Yirmi İkinci Söz, İkinci Makam)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü