"Cüz'î bir ferd, hüsn-ü san’atça ve garabet-i hilkatçe umum bir neviden aşağı değildir." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Yani, göz ve beyindeki acib vazifeleri gören bir zerre, bir yıldızdan; ve bir cüz, küll mecmuundan; mesela dimağ ve göz, insanın tamamından ve cüz'i bir ferd, hüsn-ü sanatça ve garabet-i hilkatçe umum bir neviden; ve bir insan, acib cihazlarıyla külli cins hayvandan; ve bir fihriste ve program ve kuvve-i hafıza hükmünde olan bir çekirdek, mükemmel masnuiyeti ve mahzeniyetçe koca ağacından; ve bir küçük kainat olan bir insan, kemal-i hilkati ve cemiyetli harika cihazlarının binler acib vazifeleri görecek bir tarzda mahlukiyeti kainattan aşağı değiller."

"Demek zerreyi icad eden, yıldızın icadından aciz kalamaz. Ve lisan gibi bir uzvu halk eden, elbette insanı kolayca halk eder. Ve birtek insanı böyle mükemmel yaratan, herhalde bütün hayvanatı kemal-i suhuletle yaratabilecek ve gözümüz önünde yaratıyor. Ve çekirdeği bir liste, bir fihriste, bir defter-i kavanin-i emriye, bir ukde-i hayatiye mahiyetinde yaratan, elbette bütün ağaçların Halıkı olabilir."

"Ve alemin bir nevi manevi çekirdeği ve cemiyetli meyvesi olan insanı halk edip bütün esma-i İlahiyeye mazhar ve ayine ve bütün kainatla alakadar ve zeminin halifesi yapan Zatın, elbette ve elbette öyle bir kudreti var ki, koca kainatı, insan icadının kolaylığı ve suhuleti derecesinde halk edip tanzim eder. Öyle ise, zerrenin ve cüz ve cüz i ve çekirdek ve bir insanin Halıkı, Sanii, Rabbi kim ise, elbette, bedahetle yıldızların ve nevilerin ve küll ve külliyatların ve ağaçların ve bütün kainatın Halıkı, Sanii, Rabbi aynen odur. Başka olması muhal ve mümtenidir."(1)

Bir fert olan insan, yaratılış itibarıyla, san’atça bütün hayvanlardan geri değildir.

Bir fihriste ve program ve kuvve-i hafıza hükmünde olan bir çekirdek, mükemmel masnuiyeti ve mahzeniyetçe ağacından geri olmadığı gibi, san’atça daha ileridir.

Bir atom, bir hücreden; bir hücre, bir dokudan; bir doku, bir organdan; bir organ, bir insandan ve nihayet bir insan bir kâinattan geri değildir. Buradan da şöyle bir neticeye varılıyor:

Bir çekirdeği yaratan, bütün ağaçları yaratan olabilir. Bir hücreyi yaratan ancak bütün kâinatı yaratan olabilir.

"Evet, acaib-i san’at ve garaib-i hilkat noktasında cüz’iyat külliyattan geri değil; çiçekler yıldızlardan aşağı değil; çekirdekler ağaçların mâdûnunda değil; belki çekirdekteki nakş-ı kader olan mânevî ağaç, bağdaki nesc-i kudret olan mücessem ağaçtan daha acibtir. Ve hilkat-i insaniye, hilkat-i âlemden daha acibtir." (20. Mektub)

Şu muhteşem kâinattan bir meyve ağacını süzüp yaratmak bir kudret mu’cizesi olduğu gibi, o ağacın her bir meyvesine ağacın tamamının plan ve programını genetik şifreler halinde koymak da nihayetsiz bir ilim ve hikmet mu’cizesidir. Ve çekirdeklerde şifreler halinde yazılan manevî ağaç, cismanî ağaçtan daha acibtir.

Ağacın boyu, dalları, yaprakları, meyveleri, çekirdeğinde yazılmıştır. Bir cihetle çekirdek ağacın kaderi gibidir, çekirdekte ne yazılmış ise ağacın başına o gelir.

Mesela, incir çekirdeği, incir ağacının bir kader defteridir. İncir ağacının bütün planı, onun nokta kadar olan çekirdeğinin içinde ince bir program ile tanzim edilip yazılmıştır. Bütün ağaçların çekirdekleri, bütün bitkilerin tohumları, bütün canlıların nutfeleri, bütün kuşların yumurtaları kader defterleri hükmündedirler.

Sinek, böcek gibi küçük canlılarda, çekirdek ve tohumlarda Cenâb-ı Hakk’ın çok ince ve harika san’atları teşhir edilmektedir. On Yedinci Söz’de bu küçük varlıklarda, “tabakat-ı âliyede olan ruhaniyatı ve melâikeleri ve sekene-i semâvâtı seyre celb edecek bir cazibedarlık” göründüğü beyan ediliyor. Yâni, bu varlıkları melekler âlemi büyük bir hayranlıkla seyrediyorlar.

Üstad hazretleri bir başka risalesinde de “Bir sineğin îcâdı hayretfezadır filden” buyurarak küçük varlıkların san’atça büyük olduklarına dikkat çekiyor.

İnsanoğlu hayvanların ve bitkilerin hikmetlerini düşünürken, onların kendisine olan faydalarını esas alıyor ve aldanıyor. Eğer öyle olsa, insan nev’i yaratılmadan önceki çok uzun zaman diliminde yaratılan bütün hayvanları ve bitkileri hikmetsiz ve faydasız kabul etmek gerekir.

Cenâb-ı Hak o varlıklarda isim ve sıfatlarını tecelli ettirmekte, bu harika eserleri kendisi bizzât müşahede ettiği gibi, onları meleklerine de seyrettirmektedir. Ayrıca, onların her birinin de kendine mahsus bir tesbihi vardır ve bu tesbihler de meleklerce temsil edilmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...